Gençlere değer katacak içeriklere Google Haberler'den abone olmak ister misiniz?.Google Haberlere Abone Ol. Gençliğe değer katma arzusuyla..
1848 İhtilali, 1848 yılında Avrupa genelinde ortaya çıkan ve günümüz politikasını da oldukça derinden etkileyen bir kitlesel ayaklanmadır. Temelinde özgürlük, bağımsızlık, cumhuriyetçilik ve işçi hakları yatmaktadır. En çok İtalya, Almanya, Avusturya, Fransa, Polonya, Romanya ve Macaristan’ın etkilendiği görülürken bu süreci Rusya, Osmanlı, Birleşik Krallık ve Hollanda öbürlerine kıyasla daha sakin geçirmişlerdir.
Sanayi Devrimi ve İşçiler
1800’lerin ortalarına yaklaşırken Sanayi Devrimi Avrupa’da büyük ilerleme kaydetmişti. İlk fabrikalar, buharlı trenler, istimbotlar, dokuma tezgahları ve daha birçok buluş teknolojide çığır açmaktaydı. Buna paralel olarak da ilk defa burjuvazi bu kadar gücü elinde bulundurmaya başlamıştı. Sanayiciler, iş adamları, bankacılar ve şirketler gelirlerinde çok büyük artışlar görüyordu. Ancak, üretimde çalışanlar; köylüler, işçiler, çiftçiler insana yaraşır bir hayata çok uzaklardı.
İşçiler günde 14-16 saat çalışıyorlar, bakımsız, sağlıksız binalarda toplu halde yaşamaya itiliyorlardı. Fabrikalar o dönemde şehirlerin merkezlerindeydi, işçiler de evden işe, işten eve giderken onlara ayrılan yollardan geçip yüksek sınıf insanları ‘’rahatsız’’ etmeden ulaşımlarını sağlıyorlardı.
Köylerde nüfus arttıkça işsizlik ve toprak bölünmesi de artmıştı. Bunlarla beraber altyapı sorunları da artmıştı. 1817′de Japonya’da, 1826′da Moskova’da, 1831′de Berlin’de, Paris’te ve Londra’da kolera salgınları yaşanmıştır. Bunun yanında verem, tifüs, sarıhumma ve çiçek hastalığı gibi pandemiler 19. yüzyılda büyük yıkıma yol açmıştı. Bütün bunlar altyapı yetersizliği nedeniyle bu süreçte zirve istatistiklerine ulaştılar. 1845 ve 1846’da ise hasat döneminde ortaya çıkan Patates Hastalığı, Avrupa’ya yayıldı ve başta İrlanda olmak üzere birçok ülkede yaklaşık bir milyon kişinin ölümüne neden oldu.
1848 İhtilalinde Politika
Takvimler 1 Şubat 1848’i gösterirken tüm dünyaya şekil verecek olan Komünist Manifesto, Karl Marx ve Friedrich Engels tarafından yayınlandı. Marx ve Engels tüm dünyada iktidarları, burjuvaziyi, soyluları indirip özel mülkiyeti kaldırmayı temel alıyordu. Bunun yolunun da devrimden geçtiğini düşünmekteydiler. Bu dönemde ağır ve sağlıksız koşullarda çalışıp emeklerinin karşılığını bulamayan emekçiler bu fikirlerden etkilenmiştir. Bu manifesto çok kısa sürede fazlaca taraftar bulmuş ve aynı yılda 1848 İhtilali meydana gelmiştir.
1848 İhtilalinde Sınıfsal Mücadele
1848’de ilk isyanlar patlak verdiğinde örgütsel bir mücadele yoktu. Ancak işçiler, zanaatkarlar ve öğrenciler bu devrimlerin temeliydi. Nitekim, Paris’te, Berlin’de ve Viyana’da barikatları ilk kuranlar bu gruplardı. Toplumda daha fazla gücü ve etkisi olan iş adamları ve hukukçular başlarda bu olaylara daha anlayışlı, daha nazik yaklaştılar. İlerleyen zamanlarda ise bu hareketi tehlikeli ve mantıksız görüp engellemeye ya da kendilerine çıkar aracı sağlamaya çalıştılar. 1848’de de geçici hükümetlerin kuruluşlarında da bu dönemi etkilemişlerdir.
Bu hareketlerin yoğunluğunu işçiler ve zanaatkarlar oluşturuyordu, örneğin; Paris’te metal işçileri, Berlin’de dokumacılar… Sanayi Devrimi’nin başlarından beri bu grupta kapanmayan çatlaklar vardı. Yaklaşık 40 yıllık bir süreçte neredeyse bütün ekonomik konjonktür değişmişti. Makineleşmeyle artan üretim emekçilerin toplumdaki önemini düşürmekteydi. Çalışan ve işveren arasındaki ilişkiler oldukça zayıflamıştı. Yoğun çalışma saatleri ve düşük maaşlar toplumsal ekonomik yukarı hareketliliği imkansız kılıyordu. Örneğin, işe başlayan bir işçinin ustalığa, yöneticiliğe yükselmesi için yıllarca aynı yerde patronun sözünden çıkmayarak yıllarca çalışması gerekti. Ayrıca yoğun yaşanan köyden kente göç de yöneticilerin işçileri küçük görmelerine neden oldu.
Avrupa’da kıta çapında işçi hakları bir yana işçilere karşıt yasalar çıkarılmaktaydı adeta. Fransa’da, İtalya’da, Almanya’da loncaların işçilere koruma sunmaları engellendi. 1840’larda Almanya ve Fransa’nın büyük şehirleri başta olmak üzere, kitlesel huzursuzluklar baş göstermeye başladı. 1848 İhtilali ise bunların zirve noktasıydı. Emekçiler, 22 Şubat’ta Paris, 11 Mart’ta Viyana ve Prag, 17 Mart sonrası ise Berlin sokaklarını işgal ettiler.
Toplumun önde gelenleri, hükümetler bu hareketleri dindirmek için telkinde bulunuyorlardı ancak toplum daha köklü, daha kapsamlı reformlar talep ediyordu: Berlinli işçiler her vatandaşa oy hakkı, çalışma bakanlığı kurulması, günlük 10 saatlik mesai ve net bir asgari ücret istemekteydiler. Fransa’da ulusal çapta işletmeler kuruldu, Viyana’da altyapı projeleri sunularak yoksullara iş imkanı sağlandı.
İlk defa orta sınıf, meclislerde, hükümetlerde, yönetim kurumlarında bu kadar temsil edilme şansını yakaladı. Fransa’da seçimlerde 876 delegelerin 85’i sosyalistlerden ve radikal sol görüşlerden geliyordu. Frankfurt Meclisi’nde ise milletvekillerinin 13’ü iş adamı, 92’si avukat, 104’ü eğitimci ve 100 adli memura karşın 4 usta ve bir köylüden oluşuyordu. Ancak zaman ilerledikçe çatışmalar üst sınıfa karşı olmaktan ziyade orta ve alt sınıf arasında geçmeye başladı. Başlangıçtaki sözlü ittifak yerini suçlamalara ve baskıya bırakmıştı.
Bunların nedeni ise meclislerde egemen olan orta sınıfın proleteryayı baskılayacak politikalar gütme çabalarıydı. Haziran ayında Paris’te ulusal işletmelerin kapanması hakkında kararname çıkmıştı, bunun üzerine işçiler ve sosyalistler yeninden harekete geçti. Ağustos’ta Viyana’da ise altyapı düzenleme projeleri iptal edilmeye çalışılıyordu.
1848 İhtilalinin Sonuçları
Fransa’da 1848 İhtilali işçilerin yanında cumhuriyetçi ayaklanmayı da doğurdu. Temmuz Monarşisi ile tahta çıkan Louis-Philippe bu sefer tahttan indirildi. Böylelikle Fransa’da dört yıl sürecek olan İkinci Cumhuriyet dönemi başlamış oldu.
Berlin’de ise şiddetli protestolar ve mitinglerden ürken Prusya kralı IV. Friedrich Wilhelm eylemcilerin isteklerini yerine getirmeyi kabul etti. Prusya’da parlamento seçimleri düzenlenecek, anayasa oluşturulacak bununla birlikte basın özgürlüğünün de önü açılacaktı. Bununla beraber 1849 yılında Bavyera kralı I. Ludwig de tahttan indirildi.
1848 İhtilali, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nu ise sadece sınıfsal yönden etkilemedi; imparatorluk mensubu olan Çekler, Slovenler, Slovaklar, İtalyanlar, Lehler, Sırplar, Hırvatlar, Rumenler ve Macarlar içinde Fransız Devrimi ile başlayan bağımsızlık sesleri yükselmeye başladı.
Özellikle Macaristan’da isyanlar sonucu bir bağımsızlık savaşı başladı. Budapeşte’de Lajos Kossuth’ün önderliğinde bir hükümet kuruldu ve imparatorluktan bağımsızlığını ilan etti. Avusturya imparatoru I. Franz Joseph, dönemin Rusya çarı I. Nikolai’dan destek ister. Nihayetinde Kossuth, Macaristan’dan kaçarak Osmanlı Devleti’ne sığındı. Yaklaşık 1 yıl boyunca da Osmanlı’nın farklı vilayetlerinde yaşadı.
1848 İhtilali ayrıca Lehistan’da Prusya işgaline karşı da büyük isyanları körükledi. Romanya’da Rus yönetimine ve baskısına karşı ayaklanmalar başladı. Bu ayaklanmaların bastırılmasında Osmanlı’nın da payı vardı: fırsattan istifade ederek Osmanlılar, Romanya’yı Rus etkisinden kurtarıp tekrardan kendi egemenliklerini tahsis etmeye çalıştılar.
Yarım Asırlık Sistemin Çöküşü: Metternich
Klemens von Metternich, aslen Alman asıllı olan soylu bir aileden gelmekteydi. Kendisi dönemin en etkili muhafazakar polikacılarından biri olmakla beraber kendi adının verildiği sistemin de kurucusuydu. Metternich önce dışişlerinde çalışan bir bürokrattı, 1806 yılında Paris Büyükelçiliğine atarak adını duyurdu. 1809’dan 1848’e kadar da şansölyelik görevinde bulundu. Ayrıca dışişlerinde denge politikası izleyerek ülkenin yeniden kalkınmasında pay sahibidir.
Kendisi 1815 yılında Viyana Kongresinin toplanmasını sağladı. Kongrede başkan olarak bulunan Metternich, statükocu bir yaklaşımla Avrupa’da milliyetçilik ve cumhuriyetçilik akımlarını bastırmak için monarşilerin korunmasını savunmuş ve aksi takdirde anarşinin ortaya çıkacağını belirtmiştir. Kongrenin nihai kararlarını İngiltere, Rusya, Prusya ve Avusturya belirlemiştir.
Metternich sistemini oluşturma amacı Avrupa’yı krallıklardan oluşan bir federasyona çevirmek ve kıtanın merkezinde Avusturya’yı egemen kılmaktı. Burada yola çıkarak yeniden bir kutsal ittifak kurdu. Fransa ve İngiltere katılmasalar da anlaşmaya bağlı kaldılar. Son olarak 1848 İhtilali, Metternich sisteminin çökmesine yol açtı.
Modern Bir Mit: Leviathan
1848 İhtilali örgütsel bir yapıya sahip olmadığı için ilkin rastgele meydana gelmiş gibi gözükür. Parlamentolarda muhalefetler çeşitli kampanyalar düzenleseler de onlar da en az hükümetler kadar başarısız olmuşlardır. Özellikle Fransa’da sancağı taşıyan daima Paris halkı olmuştur. Muhafazakar ve baskıcı monarşiye karşın duran proleter ve burjuva halk aynı zamanda Çarlık Rusyası’ndaki Şubat Devriminin yapı taşlarından olarak kabul edilir.
1848 İhtilali emekçi haklarının ve cumhuriyetçiliğin yanında kişisel ve toplumsal açıdan da günümüz Avrupa’sına birçok temel özgürlüğü kazandırmıştır. Thomas Hobbes’un Leviathan eseri, Eski Ahit’ten alınan bir yaratık olan Leviathan’ın devlet metaforudur. Leviathan tasvirini kullanmasının nedeni devletlerin varoluş nedeninin toplumsal ve bireysel hakları gözetmesi olmasının ancak denetlenmediğinde baskıcı, hak ve özgürlükleri ihlal eden bir yapıya kolayca dönüşebilmesidir. Bu nedenle 1848 İhtilali öncesi Avrupa, Hobbes’un ikinci devlet tasvirine örnek gösterilebilirken, yeni kurulan yapıları ise birinci tasvir ile bağdaştırabiliriz.
1848 İhtilalindeki Karikatürler
Burada ise bir İtalyan karikatürü mevcut. Herkesin aynı yemeği kaşıkladığı görülüyor. Duvardaki ‘’comunismo’’ yazısı da dikkat çekmekte.
Son olarak burada ise Avrupa’nın politik durumu harita üzerinden karikatürize edilmiş. İngiltere’nin at arabasında ilerlemesi, Fransa’nın sürgünleri, İsviçre’nin kabuğuna çekilmesi, Almanya’da şansölyenin prenslikleri temizlemesi, Avusturya’nın ise azınlıklarla boğuşması dikkat çekiyor.
İlginizi Çekebilir: Fransa Haritasının Tarihsel Gelişimi
İçerik hizmetlerimiz için iletişime geç!. Gençliğin gücüyle firmalara değer katma arzusuyla..