Gençlere değer katacak içeriklere Google Haberler'den abone olmak ister misiniz?.Google Haberlere Abone Ol. Gençliğe değer katma arzusuyla..
Ağızlara pelesenk olmuş, kelime anlamı bilinen ancak uygulamakta güçlük çekilen adalet kavramı üzerinde duracağız. Adalet nedir, toplumu nasıl şekillendirir, adalet mümkün müdür, nasıl sağlanır? Literatüre bakıldığında Arapça “adl” kökünden gelen hak ve hukuka uygun, hak ve hukuku yerine getirme, düzen ve dengeyi sağlama anlamına gelmektedir. Platon adaleti toplumsal adalet olarak değerlendirmektedir. Hukuk nezdinde adalet; yasalara uygun hareket etme, uymayanları cezalandırma şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Ahlak nezdinde adalet ise; birbiriyle iç içe geçmiştir. Adil davranınca ahlaklı, adil davranmayınca ahlaksız kabul edilmiştir. Fransız yazar Michel de Montaigne’in “ Adaletin olmadığı yerde ahlak da yoktur.” ifadesi bunu doğrular mahiyettedir. Öncelikle hukuk temelinde adalet nedir inceleyelim.
Hukuk Temelinde Adalet Nedir?
Yasaların yapılma ve uygulanma biçimiyle ilgilenen usuli adalet ve yasaların adil olma durumu ile ilgilenen maddi adalet olmak üzere iki şekildedir. Usuli adalet nedir; belirli bir ortamda her bir kişinin eşit koşullarda eşit hakka sahip olması için uygulanan adalet biçimidir. Sempozyumda konuşmacıların eşit sürede konuşması, her biri için eşit koşulların sağlanması buna örnektir. TBMM’de gruplar ve Hükümet için 20’şer dakika, önergeye imza atan üyeler için 10’ar dakika süre verilmesi de usuli hukuka örnektir. Eşit koşul ve eşit hak cinsiyet, yaş, statü, din, dil ve ırk gözetilmeden uygulanması gerekir. 1987 tarihinde ABD’de beyaz bir kadını öldürme suçundan yargılanan siyahi vatandaşın ABD Yüksek Mahkemesi tarafından beyazlardan oluşan jürinin idam kararı verdiği ve siyahi jürilerin oylamanın dışında tutulduğu, siyahi üyelerin isimlerinin karşısına “S” harfi ile belirtilip yeşil kalem ile çizildiği haberlere yansımıştır. ABD Yüksek Mahkemesi’nde beyaz ve siyahi jüriler arasında ayrım yapılması ırkçılıktır ve adalete aykırıdır. 1894 yılında başlayan Dreyfus Davası bir Yahudi yüzbaşının Alman askerine gizli belgeleri gönderdiği şüphesiyle tutuklanmış ve yargılama başlamadan gazetelere “casus” manşetleri atılmıştır. Yahudi olduğu için kesin hüküm verilmiş ve olay inceleme sonucunda suçsuz olduğu anlaşılmıştır ancak mahkeme prestijini sarsmamak için kamuoyundan saklamıştır. Dreyfus Davası’na bakıldığında ırkından dolayı haksızlığa uğramış ve adalet sağlayıcılar tarafından adalet kavramı göz ardı edilmiştir. Fransız yazar Emile Zola bu olayın üzerine Üçüncü Fransız Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Felix Faure’a ithaf ederek “J’Accuse…!” ( Suçluyorum…!) açık mektubu yazarak gazetede yayımlatmıştır. Maddi adalet nedir, usuli adaletle nasıl ilişkilendirilir? Usuli adalette yasaların ve kuralların şekil itibariyle nasıl olması gerektiğinden ve usuli adalete dikkat edilmediğinde yaşanan olaylara örnek veridi. Maddi adalet; usuli adaletin olması gerektiği gibi işlese dahi son kararın adil olup olmadığı ile ilgilenir. Antik Yunan’da kadınların oy kullanmaması yasalar tarafından belirlenmiş ve uygulanmış olabilir ancak adil bir karar olduğunu söylemek mümkün değildir. Günümüzde mahkeme kararlarına bakıldığında usulüne uygun olsa dahi kararın adil olup olmadığı toplum tarafından değerlendirilmekte ve maddi adalet sorgulanmaktadır. Patrick Devlin hukuk “ahlakı uygulamalıdır” ifadesi ile hukukun sıradan vatandaş ya da Devlin’in tanımı ile sokaktaki insanın ahlaki değerlerine dayanması gerektiğini vurgulamıştır. 1932 tarihinde ezanın Türkçeleşmesi yasal olarak kabul edilmiş ve uygulanmıştır. 1978 tarihinde ilk defa kamu hizmetinde çalışan kadınların başörtü takmaları kanun tarafından yasaklanmıştır. Bu iki örneğe bakıldığında vatandaşlar tarafından dini ve ahlaki değerlere aykırı olduğu gerekçesi ile tepki ile karşılaşılmıştır. Maddi ve usuli adalet nedir’i açıkladıktan sonra filozoflara göre adalet nedir bakalım.
Felsefeci Nezdinde Adalet Nedir?
Sokrates’e göre adalet nedir? Sokrates adaleti iyiyi kötüden ayırma bilgisi olarak yorumlamaktadır. Ona göre iyi bir insanı düşman kabul eden biri adil değildir ve iyi insana kötülük yapmayı doğru olarak kabul etmemektedir. Kötü olan bir insana kötülük yapmayı daha kötü kabul etmekte ve adaletsiz olarak nitelemektedir. Sokrates liderin adaletini çevresindekilere nasıl davrandığı ile ölçmektedir. Liderin çevresindekilere adil davranmazsa kendisine zarar verdiğini, adil olmayanların başarısını adaletsizlik ile değil kendi içlerinde sağladıkları adalet ile mümkün olduğunu ifade etmiştir. Lider veya halkın adalet konusunda hassas olması gerektiği başarılı veya iyi bir vatandaş olmak için adil davranması gerektiğini vurgulamıştır. Öğrencilerine bilgelik, erdem, ahlak kavramlarını aşılamaya çalışan Sokrates’in dinsizlik ve yolsuzluk yaptığı gerekçesi ile yargılanması ve hakkında idam cezası kararı verilmesi üzerine çevresindekilerin kararı para cezasına dönüştürmeyi veya ülkeden kaçmayı önermesi ve Sokrates’in adalet için ölümü göze alması adalet hassasiyeti için önemli bir örnektir. Yukarıda bahsi geçen maddi adalet kavramına örnek olduğu gibi toplumu iyiye, ahlaka, erdeme sevk etmektedir. Sokrates’in öğrencisi olan Platon adaleti; kötülükten ne kadar uzaklaşılırsa adalete o ölçüde yaklaşılacağından bahseder. Adalete farklı bir perspektiften bakıp insanın kendi becerilerine göre üzerine düşeni yapmasıdır der. Becerilerini göz ardı edenlerin hem kendisinin hem toplumun faydası için uygun olmadığını ifade eder. Farabi felsefesini mutluluk kavramı ile içselleştirmektedir. Mutluluğu sağlayan en üstün erdemin adalet olduğunu söyler. İnsanın en ayırt edici özelliğinin akıl olduğunu ve adaletsizliğin temelinde nefsin ve zihnin sağlıksız olmasından kaynaklandığı iddia eder. Farabi’ye göre adaleti besleyen bir diğer nokta sevgidir. Erdemli toplumlarda sevgi, erdemli olmayı erdemli olmanın ise adaleti beslediğini ifade eder.
Adalet Mümkün Müdür?
Birey, toplum, disiplinlere göre adalet kavramının farklı anlamlara karşılık geldiğini her bir faktöre karşı farklı algılandığını söylemek mümkündür. Ancak adaleti sağlamak, adaleti belirli bir norm üzerine oturtmak mümkün müdür tartışma konusudur. Toplum davranışlarını düzenleyen hiyerarşide üstlerde yer alan kanunun adalet çerçevesini incelediğimizde usuli ve maddi olarak ikiye ayrıldığını gördük. Bireye göre adaletin içinde bulunduğu demografik yapı, ideolojik perspektife göre şekillendiği söylenebilir. Toplumdaki gelenek, yaşam biçimi gibi unsurlar göz önüne alınarak adaleti farklı algıladığı söylenebilir. Bu gibi farklı değerlerin olduğu düzlemde adalet kavramını tanımlamak, adaleti bir zemine oturtup sağlamaya çalışmak mümkün müdür? Kelimenin anlamına baktığımızda hak ve hukuku yerine getirme, düzen ve dengeyi sağlama adalet olarak tanımlanır. Herkese aynı ölçüde mi, hak edenin hak ettiği şekilde mi davranılmalı? Eşit davranış biçimi adaleti karşılar mı, hak edenin hak ettiği şekilde davranış biçimine kim, nasıl karar verecek?
Sonuç
Adalet mümkün müdür, adalet nedir? Hukuk toplum düzenini sağlayan zorla uygulanan kurallar bütünüdür. Sosyal düzeninin korunması ve sosyal düzeninin ahenginin bozulmaması için hukukun ahlaki değerler ile bağdaşması gerektiği savunulmaktadır. İnsan ve toplum ilişkilerinin doğal ahenk içerisinde ilerlediğini ifade edenler akla ve sosyal uyuma vurgu yapmaktadırlar. Toplum uyum ve düzen içerisinde yaşamak isterse birbiri için iyiyi düşünmek ve birlik içinde yaşamak durumdadır. Toplumun kolektif yaşama zorunda oluşu ve herkesin her şeyi yapabilme yetisinin olmayışı işbirliğini teşvik etmektedir. İşbirliği içinde yaşayan toplum bunu sevgi ile temellendirirse ahlaki kazanıma erişmiştir. Ve bu; düzen, iş birliği, sevgi değerlerinin bütünü adalete zemin hazırlamaktadır. Fudayl b. İyaz’ın ifade ettiği üzere “Dünyanın imarı ancak adalet ile mümkündür.” şayet birey, toplum içinde huzur ve refah içerisinde yaşamayı isterse ahlaki değerleri karşılamak ile birlikte adaleti sağlamak ve ona göre yaşamak durumundadır.
İlginizi Çekebilir: Topluluk Davası Nedir?
İçerik hizmetlerimiz için iletişime geç!. Gençliğin gücüyle firmalara değer katma arzusuyla..