Gençlere değer katacak içeriklere Google Haberler'den abone olmak ister misiniz?.Google Haberlere Abone Ol. Gençliğe değer katma arzusuyla..
Atina Okulu Nedir?
Raffaello Sanzio ya Santi 6 Nisan 1483 yılında Urbino’da doğdu. Kendisi muazzam derecede üretken biriydi, erken yaşta ölmesine rağmen ardında çok önemli eserler bıraktı. Kendisi Yüksek Rönesans’ı oluşturan üç büyük sanatçının (Michelangelo- Leonardo Da Vinci) en genciydi. Raffaello eğitimini zarifliği ve kibarlığıyla onun üstünde büyük etki bırakan Perugino’dan aldı. Raffaello’nun babası da Dük Guidobaldo da Montefeltro için çalışan bir ressamdı. 1504 yılında Leonardo Da Vinci’nin Anghiari ve Michelangelo’nun Cascina eserleriyle Floransa’da tanıştı ve sonraki 4 yılını bu şehirde geçirdi. Raffaello çok büyük bir atölyeyi yönetti Roma’daki başarıları neticesinde Papalık Sarayı’nın en beğenilen ressamı ve mimarı oldu. Hatta daha sonra Roma sanat camiasındaki en kilit isim oldu. Raffaello’nun eserleri hiçbir zaman demode olmadı, bu başarılı bir hayat sürmekten daha büyük bir başarıdır çünkü kendini yenilemezken geride kalmamak ancak zamanı aşmış üstün zekalara özgü bir yetenektir.
Roma’ya Davet
1508 yılında Papa II. Julius tarafından Roma’ya, bizzat Papa’nın dairesinin dekorasyonu için davet edildi ve kısa süre içinde projenin asıl sanatçısı oldu. Aynı zamanda fresk üzerine az deneyimi olmasına rağmen Stanza della Segnatura’yı resmetmekle ödüllendirildi. Burada çok büyük başarılar göstermesine karşılık diğer odaları da resmetme şerefine nail oldu: Stanza d’Elidor, Stanza dell’Incendio. Çalışmanın fikirsel programı son derece karmaşıktır, fakat aslında bilginin dört dalına ithaf edilmiştir; şiir, felsefe, teoloji ve hukuk. Böylelikle odaların işlevi fresklerin konularını etkilemiştir. İlk resmedilen Kutsal Tartışma sahnesi, Atina Okulu’nun karşısındadır; bunlar iki büyük kemerli açıklıktadır ve sırasıyla teoloji ve felsefeyi temsil eder. Kalan diğer iki kemerli açıklıkta Erdemler ve Parnassus yer alır. Raffaello’nun dehası, bu soyut kavramları yaymak için basit resimsel anlamlar bulmaya bağlıdır. Raffaello Roma’ya geldiğinde Michalengelo çoktan Sistine Şapeli’nin tavanını bitirmişti, buna rağmen onunla rekabet eden en büyük sanatçı olmuştu. Bu iki dehayı bir çatı altında rekabete sokmak, bu sanatçıların dünyanın yüzyıllarca konuşacağı ve asla unutulmayacak eserler yaratmasına neden oldu. Bu yüzden rahatlıkla diyebiliriz ki, sizi zorlayan bir rakibinizin olmasından daha kötü bir şey varsa o da sizi zorlayan bir rakibinizin olmamasıdır.
Atina Okulu ( Yaklaşık 1509-1512 fresk, Stanza della Segnatura, İmza Odası)
Bu devasa Atina Okulu freski, Bramante’nin yeni San Pietro Bazilikası ( Papa II. Julius, göreve geldikten sonra gerilemekte olan Roma’yı tekrar canlandırmak için derhal iddialı mimari projelere ve sanat hamiliğine girişti. Bunun için de Bramente’yi yanına aldı. 1506 yılında ilk Hristiyan imparator olan Constantinus’un inşa ettirdiği San Pietro Kilisesinin tekrar yapımı adına, yıkım iznini verdi.) için oluşturduğu planlardan esinlenmiş olunabilecek muazzam bir sahne içerir. Atina Okulu kompozisyonun tam merkezinde yuvarlak kemerle çevrelenen ve geriye kalanların da onların etrafını sardığı iki tartışan adam durmaktadır. Soldaki Leonardo’nun yüzüne ve fiziğine sahip Platon bir elinde Timaios’u tutmakta ötekiyle ise gökyüzünü işaret etmektedir. Onun tam yanındaki Aristotales ise, yine bir elinde Ethica’sını tutarken ötekiyle yeryüzünü işaret eder. Raffaello Atina Okulu’ndaki bu basit ve zeka dolu göndermeyle, Platon’un idealizmi ile Aristotales’in gerçekçiliği arasındaki zıtlığı gösterir. Onların çevresindeki bir grup adam tartışmayı dinler. Sol tarafta başka bir tartışmayı yöneten Sokrates’ten başkası değildir, Sokrates’in karşısındaki üniformalı büyük komutan Makedonyalı Büyük İskender’in bizzat kendisidir. Onların aşağısındaki sarılı Parmenides, onun yanındaki beyazlı filozof, matematikçi ve gökbilimci ilk kadınlardan olan Hypatia’dır. Raffaello onun için model olarak Urbino Dükü Francesco Maria della Rovere’yi kullanmıştır. Ön planda solda yazı yazan Pythagoras’ı ve ona teorisinin diyagramını gösteren bir genç adamı da içeren başka bir grup vardır. Sağda, onların karşısında, Eukleides (Öklid) bir pergel ile yana, yazı tahtasına doğru eğilmiş, geometri teoremini açıklamaktadır. Bu figürün Bramente’nin portresi olduğu düşünülür. Onun önünde Ptolemaios (Batlamyus) ve Zarathustra (Zerdüşt)küre tutmakta ve onların karşısında Raffaello’nun bizzat kendi portresi bulunmaktadır. Raffaello Atina Okulu’na kendi kendisini resmederek eski üstün dahilerden bir farkının olmadığını göstermekle kalmaz, freskte adeta her şeyin, izlendiğinin ve çizildiğinin farkında olduğunu gösteren bir ifadeyle izleyicilere bakar. Sahnenin önünde derin düşüncelere dalmış şekilde oturan kişi Herakleitos (Heraklit) Michalengelo’nun portresidir. Rafaello Papalık Sarayı’nda belirttiğimiz gibi Michelangelo ile birlikte çalışmaktaydı. Bu dönemde kendi eserlerinin yaratım aşamasındayken görülmesine ve izlenmesine izin verirdi fakat Michelangelo böyle bir şeye asla izin vermezdi. Raffaello tesadüf eseri Sistine Şapeli’nin bir kısmını görmüş ve üstada olan saygısını belirtmek adına onu da Atina Okulu’na eklemiştir. Raffaello Atina Okulunu resmederken Platon ve Aristotales’i olması gerekenden büyük çizmiş ve önemlerini belirtmek açısından onları basamakların en tepesine yerleştirmiştir.
Dahinin Ölümü
Raffaello 37. doğum gününde 6 Nisan 1520’de Roma’da öldü. Büyük bir cenaze töreniyle vasiyetinde belirttiği üzere antik Roma tapınağının kiliseye çevrilmiş hali olan Pantheon’a gömüldü. Daha sonra büyük bir anıt-mezar yapılıp eşi Maria Bibbiena ile birlikte anıt-mezara gömüldü. Bu anıt-mezar üstünde dönemin büyük heykeltıraşı Lorenzetto tarafından yapılmış bir Madonna heykeli bulunmaktadır. Ayrıca hayatı boyunca tabiatla yarışan sanatçının lahit üzerindeki mezar taşına arkadaşı şair Pietro Bembo, onun için iki mısralık bir mersiyede şunları yazmıştır:
‘’Hayatta iken, tabiat, o beni geride bırakacak diye korkardı, öldükten sonra da ben de onunla öleceğim diye korktu.’’
Nietzsche, dehanın asıl anlamı kendini adayacak yüksek bir erek bulmak ve hayatın boyunca bunun uğrunda çalışmaktır der. Şimdiye kadar yazılarımda işlemiş olduğum Yüksek Rönesans’ın üç büyük dahisi bu tanımın içini doldurmakla kalmıyor adeta taşıyorlar. Herkese hayatını adayacak yüksek ereği bulması ve bu uğurda çalışıp zamanı aşarak ölümü anlamsızlaştırıp yaşadıkları her bir ana anlam katmaları dileğiyle…
İlginizi Çekebilir: Gelişim Psikolojisi Nedir?
İçerik hizmetlerimiz için iletişime geç!. Gençliğin gücüyle firmalara değer katma arzusuyla..
Raphael’in kendi otoportresini bu kadar entelektüel bir karmaşıklığa sahip bir esere dahil etmesi döneminde görülmeyecek derecede cesur bir hareketti. Üstelik kendisi bu hareketi 31 yaşındayken gerçekleştirdi.