Gençlere değer katacak içeriklere Google Haberler'den abone olmak ister misiniz?.Google Haberlere Abone Ol. Gençliğe değer katma arzusuyla..
Cizye Vergisi, Osmanlı Devleti başta olmak üzere İslam dinine özgü alınan bir vergi türüdür. Müslüman olmayan halktan toplanan şeri bir vergidir. İslam dininin kutsal kitabı Kuran-ı Kerim cizye konusuna değinerek şeriat hükümlerine tabii tutmuştur. Osmanlı hukukuna da şeri bir vergi olarak geçen Cizye vergisi II. Meşrutiyet yıllarında kaldırılmıştır.
Cizye Toplanma Usulü
Cizye vergisi Osmanlı Devletinin ilk yıllarından itibaren toplanmıştır. Devlet Müslüman olmayan bölgelere yaptığı akınlarda yöre halkının canlarını ve mallarını cizye vergisini ödemeleri koşuluyla serbest bırakmıştır. Osmanlı Devletinde reayadan olabilmek için Müslüman yahut Cizye vergisi ödeyen bir Gayrimüslim olmak şarttı. Bu sebeple Balkan coğrafyasında Müslüman olmayan halk ya Müslüman olmaya ya da Cizye vergisi ödemeye mahkûm kalmıştır.
Budin, Sofya ve Belgrad Müslümanların çoğunlukla yaşamadığı bölgeler olduğundan bu bölgelerde Cizye vergisi ödemek istemeyen halka karşı, devlet sürekli teyakkuz halini almıştır. Cizye vergisi Osmanlı Kanunlarında belirli şekillerde tahsil edilmiştir. Köprülüler devri olarak bilinen 17. Yüzyıla kadar Devlet bölge ahalisinden Cizye vergisi için yıllık tahsilat değerleri toplamaktaydı. Lakin Köprülü Fazıl Mustafa Paşa, devletin Gayrimüslim bölgelerde etkinliğini arttırmak adına Cizyedarlık adında yeni bir kurum oluşturdu. Cizyedarlar günümüz vergi memurlarına benzer bir örgütlenme ile çalışmaktaydılar. Bölgelerde yaşayan halktan Cizye vergisi toplayarak bu vergileri doğrudan Payitahta bağlamaktaydılar.
Cizye vergisi Müslüman olmayanların canını ve malını korumak için önemli bir vergi kalemi olmuştur. Haraç vergisinden farklı olarak sadece toprak ve araziden değil genel olarak yaşam hakkından kaynaklı ödenmekteydi. Yani Haraç Gayrimüslimlere üretime katılma hakkı verirken, Cizye vergisi onlara toplumsal hayat ve güvenlik hakkı tanımaktaydı.
Tanzimat Fermanı sonrası Devlet Haraç ve Cizye vergisi gibi ayrımcı vergileri kaldırmaya başlamıştır. Özellikle Gayrimüslimlerin vekil ve asker olmaya başladığı yıllarda Cizye vergisi tamamen kaldırılmıştır.
Cizye Vergisi Toplayan Devletler
Cizye Vergisi İslam Dinine özgü bir vergidir. Bu sebeple İslam Peygamberi Hz Muhammed döneminden bu yana toplanmıştır. Halife Ebubekir ve Ömer dönemlerinde ise Cizye vergisi tamamen zorunlu bir vergi türü olmuştur. Zimmi olarak bilinen, Müslümanlar ile anlaşarak mallarını ve canlarını Cizye vergisi karşılığı onlara bağlayan halklardan alınmaya başlamıştır.
Emevi Devleti döneminde ise Mevali politikası gereğince yalnızca Gayrimüslimlerden değil çeşitli bölgelerde Arap olmayan herkesten toplanan bir vergi olmuştur. Yani Emevi döneminde Cizye vergisini ödemek istemeyen birisinin yalnızca Müslüman olması da yetmemekteydi. Abbasi dönemi ise bizim Cizye vergisi hususunda daha da net kayıtlara ulaştığımız bir dönemdir. Bu dönemde Halife Sultan Harun Reşid döneminde o bölgenin yıllık gideri ile eş değer olarak toplanmıştır.
Yani gelişmiş bölgelerden daha fazla toplanırken daha az gelmiş bölgelerden daha az toplanmaktaydı. Bununla beraber Türk-İslam Devletlerinde de toplanan Cizye vergisi, Türk dili ve halkıyla ilk defa Selçuklu döneminde tanışmıştır.
Cizye vergisi Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu Devletlerinde kanun haline getirilmiştir. Osmanlı Devletinde ise Cizye vergisi ilk dönemlerden 19. Yüzyılın sonlarına kadar sürekli toplanan bir vergi türü olmuştur. Cizye vergisi asıl olarak insanları Müslümanlaştırmaya ve önemli bir gelir kalemi oluşturmaya yönelik ortaya çıkmıştır.
Çeşitli İslam Fıkıhına bağlı devletler Cizye vergisini toplamıştır. Günümüzde Laik ve Seküler düzen bu vergi türünü ortadan kaldırmıştır.
Cizye ve Haraç Farkları
Cizye ve Haraç arasındaki en belirgin fark Cizyenin can ve mal güvenliği, haracın ise toplumsal üretim hakkı kazanmak adına ödenmesidir. Haraç Osmanlı Devletinde 15. Yüzyılla birlikte önemli bir kalem olmuştur. Cizye ise Sultan Osman döneminden itibaren bölge halklarından toplanmaya başlanmıştır. Aynı şekilde haraç kanun esasları ile belirli bir toprak ve ölçek üzerinden fiyatlandırılırken, Cizye ise daha çok inisiyatif ve bölge zenginliğine bağlı olarak toplanmıştır.
Bu farklar aslında Cizye ve Haraç arasındaki en göze çarpan farklardır. Cizye de çeşitli bölge ve zamanlarda Haraç gibi özel kişilerden alınmamaktaydı. Cizye daha çok Müslüman olmayanların mallarını zorla almamak adına toplanmaktaydı. Haraç ödeyen ve toprak işleyen Gayrimüslim halk ayrıyeten Cizye de ödemek zorundaydı. Bu sebeple Cizye vergisi daha kapsayıcı bir vergi türü olmuştur.
Cizyenin Kaldırılması
Cizye 17. Yüzyılda Köprülü döneminde Kanun esasları ve memurları tarafından toplanmaya başlamıştır. Devletin Karlofça ve Pasarofça Antlaşmaları ile Balkanlarda önemli bir nüfusu kaybetmesi ile Cizyede ciddi bir gelir kaybı olmuştur. 18. Yüzyılda devletin birçok uç vilayetinin elden çıkması ile Cizye ve Haraç daha çok Bulgar ve Yunan coğrafyasında etkinliğini sürdürmüştür.
19. Yüzyılda Rus baskıları ile Sırp ve Yunan tebaasında kaybeden devlet yenileşme çalışmalarına hız vermiştir. Tanzimat Fermanı ve Islahat Fermanları ile Cizye ve Haraç vergisi azaltılmıştır. I. Meşrutiyet dönemi ise Osmanlı Devletinin modernleşme çabasının en önemli ürünü olmuştur. Bu dönemle birlikte devlet Müslüman ve Gayrimüslimlerin eşit haklara sahip olduğunu kabul etmiştir. Islahat Fermanı ile kaldırılan Cizye, askeri haklardan muaf tutulmak karşılığında muafiyet vergisi olarak toplanmıştır.
Muafiyet vergisi Cizyeden farklı olarak Haraç şeklinde toplanmıştır. Günümüz bedelli askerlik olayına benzese de Ulus devletlerinden farklı olarak federal ve çok uluslu devletlerde bu yaklaşım zaruret taşımıştır.
Çok uluslu Osmanlı Devleti ardından kurulan Üniter Türkiye Devleti Seküler ve laik bir anlayış ile vergi toplama kurumları oluşturmuştur. Cizye ise, 2. Meşrutiyet ile birlikte tamamen ortadan kaldırılmıştır.
Vergiden Muaf Tutulan Bölgeler
Osmanlı Devleti çeşitli zamanlarda çeşitli bölgelerdeki halklara vergi muafiyeti getirmiştir. Bu muafiyetin başlıca sebepleri bölgeyi yatıştırmak ve Osmanlı hâkimiyetini tanıtmak olmuştur. Özellikle devlet 17. Yüzyıla kadar fethettiği bölgelerde hoşgörü politikası izlemiştir. Resmi kayıtlarda Osmanlı Devletinin Cizyeden muaf tuttuğu ilk halk Bulgar halkıdır.
1448 yılında Kosova ve Varna muharebelerinde Haçlı ordularını mağlup eden Sultan II. Murad, Kuzey Bulgar halkına 3 yıllık vergi muafiyeti getirmiştir. Bu muafiyetin ardından devlet, Sırp ve Arnavut halklarına da çeşitli muafiyetler getirmiştir. Özellikle 18. Yüzyılda meydana gelen Prut Savaşından sonra savaşa yardım eden Hristiyan tebaaya 10 yıl süreyle vergi muafiyeti sağlanmıştır.
Daha farklı zamanlarda da vergiden muaf tutulan Gayrimüslim halklar Osmanlı Devletinin gelişim ve ilerleyişinde yardımcı olmuşlardır.
Değerlendirme
Osmanlı Devleti başta olmak üzere İslam devletleri Cizye vergisini Gayrimüslim tebaasından uzun süre toplamıştır. Bu vergi Müslüman Devletlerin Müslüman olmayan halk ile arasını bazı dönemler açmıştır. Cizye aynı zamanda bazı bölge ve halklardan yalnızca bir kere alınırken bazı halklardan sürekli alınmıştır. Halkın canı ve malını bir çeşit vergi olan cizye karşılığında devlete teslim etmesi aslında sadece İslam dinine özgü bir vergi değildir. İsim ve nitelik olarak farklılaşsa da bütün Dinler ve devletler kendisinden olmayan halktan vergi toplamıştır.
Doğu Roma İmparatorluğu İran ve Kırım coğrafyasında Ortodoks olmayan halktan canları karşılığında vergi toplamıştır. Bu vergi toplama alışkanlığı ilkel devletlerin ortaya çıkmasından itibaren insanların inanç ve iradelerine işlemiştir. Şeri vergiler modern dünya da özellikle Aydınlanma Çağı ile daha özerk yapılara dönüşmüştür. Hristiyanlıkta aforoz, Müslümanlıkta dinden çıkartma gibi terimler 19. Yüzyıl dünyasında önem arz etmemeye başlamıştır.
Bunun başlıca sonucu Osmanlı Devleti Halifelik makamını 1. Dünya Savaşı için kullanırken Hicaz ve Yemenli Araplardan geri dönüş alamamıştır. İşte tam da bu sebeple Haraç ve Cizye gibi din üzerinden toplanan vergiler geri planda kalmaktan kurtulamamıştır. Dini vergi ve oluşumlar 20. Yüzyılda yerini ulusalcı vergi ve oluşumlara bırakmıştır.
İlginizi Çekebilir: Osmanlıda Vergiler Nelerdir?
İçerik hizmetlerimiz için iletişime geç!. Gençliğin gücüyle firmalara değer katma arzusuyla..