Gençlere değer katacak içeriklere Google Haberler'den abone olmak ister misiniz?.Google Haberlere Abone Ol. Gençliğe değer katma arzusuyla..
Herkese uzun bir aradan tekrar merhaba . Bugün mimarlığa damgasını vurmuş bazı mimari eserler hakkında yazacağız. Bildiğiniz üzere dünyada çok değerli mimari eserler var. Bugün yazımda Dünya’dan bahsedeceğim. Hadi bu güzel mimari eserlerimiz neler beraber inceleyelim…
1. Lotus (Bahai) Tapınağı – Hindistan
Yeni Delhi’deki tapınağın mimarı İranlı bir bahai olan Fariborz Sahba. Yalnızca tasarımı 2,5 yıl süren tapınağın inşasına 1977’de başlandı ve 1986’da tamamlanarak ziyarete açıldı. Her kıtada birer tane olacak şekilde dünya çapındaki yedi bahai tapınağında her dinden ziyaretçi sessiz olmak koşuluyla ibadetini gerçekleştirebilir.
Pek çok mimari ödül kazanan tapınak, saflığı ve kutsallığı temsil eden açmış bir lotus çiçeğinden esinlenilerek beyaz mermerden inşa edildi. Etrafındaki yeşillik alan ve dokuz göletle tamamlanan 105 bin metrekare alan üzerine kurulu bina 34 metre genişliğinde 70 metre yüksekliğinde ve güneş enerjisi sistemiyle enerji tasarrufu sağlıyor. Her gün 8 bin ila 10 bin kişinin ziyaret etiği tapınak bugüne kadar 70 milyondan fazla kişi tarafından ziyaret edildi.
2. Sidney Opera Evi – Avustralya
Sidney’in sembolü ve 20. yy’ın en ünlü yapılarından biri olarak UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde. Danimarkalı mimar Jørn Utzon bu eseriyle 2003 Pritzker Mimarlık Ödülü’nü kazandı. 1,8 hektarlık alanı kaplayan bina, 183 metre uzunlukta, 118 metre genişlikte ve yelken biçimindeki çatıları 67 metre yüksekliğe kadar ulaşıyor. 580 adet beton ayak, yerin 2222 metre derinine kadar inerek yaklaşık 160 bin ton ağırlığındaki yapıyı taşıyor.
Yapımına 1959’da başlanan ve 14 yılda tamamlanan opera binasında toplam 5532 koltuklu beş adet tiyatro salonu bulunuyor. Yüzeyine yansıtılan ışık gösterileriyle harika bir görünüme bürünen yapıda her yıl; 30 bin etkinlik düzenleniyor ve ortalama 8 milyon insan tarafından ziyaret ediliyor.
3. Eyfel Kulesi – Fransa
1889’da yılında inşa edilen Paris’teki Eyfel Kulesi Maurice Koechlin ve Émile Nouguier adlı iki mühendis tarafından tasarlandı. Fransız Devrimi’nin 100. yıl kutlamaları çerçevesinde gerçekleştirilen 1889 Dünya Fuarının girişi olarak yapılan kule, Gustave Eiffel tarafından inşa ettirildi.
Fransa’nın sembolü bu demir kafes kule 324 metre uzunluğunda ve 10.100 ton ağırlığında. Başlangıçta 20 yıl durması planlanmış olan yapının inşası iki yıl, iki ay, beş gün sürdü. Üç bin işçi 26 ay boyunca 18.038 adet demir parçayı 2,5 milyon perçinle bir araya getirdi. Hiç ölüm vakası yaşanmamış olması, o zamanın şartlarında şaşırtıcıydı. 2002’ye kadar 200 milyon insanın ziyaret ettiği kuleyi her yıl altı milyondan fazla insan ziyaret ediyor.
4. Empire State Binası – ABD
381 metrelik Empire State Binası, New York’ta Manhattan Fifth Avenue’de 33 ve 34. caddelerin arasında. Esasen 102 katlı binanın tasarımını William Lamb yaptı. 1930’da yapılmaya başlanan bina 18 ayda tamamlandı. İlk 85 katı iş yerlerinden oluşur; diğer 16 kat “art deco” kule olarak tasarlanmış. Sadece 102. kattan merdivenle ulaşılabilen 103. katını ziyaret etmek için özel izin gerekiyor.
Dünya Ticaret Merkezi’nin 1972’deki açılışına kadar dünyanın en yüksek binası olarak kaldı. 11 Eylül 2001’deki terör saldırıları sonucu orası yıkılınca New York’taki en yüksek bina olma unvanını geri kazandı. Binadan 80 mil mesafedeki beş ABD eyaleti görülebilir. Bugüne kadar 117 milyondan fazla kişi ziyaret etti.
5. Notre Dame Katedrali – Fransa
Seine Nehri’nin kıyısındaki Notre Dame de Paris, “Paris’in Meryem Anası” anlamına geliyor. Aynı zamanda Paris Başpiskoposu’nun resmi makamı olan Katolik Katedrali. 130 metre uzunluğunda, 48 metre genişliğinde ve 35 metre yüksekliğinde. 1163’de yapımına başlanan katedral 1345’te tamamlanmış. Fransız gotik mimarisinin en önemli örneği olan Notre Dame, Paris’teki en ikonik yapılarından biri.
19. yüzyıl başlarında şehir planlamacıları, bakımsızlığından ötürü katedrali yıktırmak istediler. Ünlü yazar Victor Hugo, halkın ilgisini çekmek ve katedralin yıkılmasını önlemek için “Notre Dame’ın Kamburu” adlı romanını yazdı. Roman, katedralin kurtarılması için kampanya başlatılmasını sağladı ve yapının yenilenmesinde büyük rol oynadı.
6. Brasilia Katedrali – Brezilya
Başkent Brasilia’daki modern dinsel sanat eseri Brezilya Başpsikoposluğu’nun merkezidir. Oscar Niemeyer tarafından tasarlanan yapının inşasına, 1958’de başlanmış ve 1960’da tamamlanmış olmasına karşın resmi olarak 1970’de açıldı. 1990’da ulusal tarihi ve sanatsal anıt olarak kabul edildi. Her biri 90 ton ağırlığında 16 hiperbolik sütun baz alınarak betonarmeden inşa edilmiş. Giriş karanlık bir tünele açılır; tünel de tümüyle camla kaplı parlak bir boşluğa… Nefes kesen tasarımıyla dünyanın en ikonik yapılarından biri.
7. Sagra de Familia – İspanya Mim
Adını ölümsüzleştiren eser, Antoni Gaudi’nin 1926’da bir tramvayın altında kalıp ölmesi sonucu yarım kalan 1883’te Francisco de Paula del Villar y Lozano’dan devraldığı ve halk yardımlarıyla kurulan bir dernekçe inşa ettirilen Barcelona’daki bir katedral. Halk arasında “Bitmeyen Kilise” olarak biliniyor. Yüzde 70’i tamamlanan katedralin; yardımların sembolik hale gelmesi, Gaudi’nin karmaşık mimari tarzının çözülmesinin ve 19. yy’ın çizim ve yapım yöntemlerinin günümüz teknolojisine uyarlanmasının güçlüğü nedeniyle 2026’da bitirilebileceği tahmin ediliyor.
Sagra de Familia Hikayesi Nedir?
Adı “Kutsal Aile” anlamına gelen, teslis inancına adanmış katedrale Gaudi kazandığı tüm serveti yatırmış. Tasarladığı kulelerin gezginler için mükemmel bir karşılama olacağına inanan Gaudi, kulelerin tepesindeki süslemelerin cennet ile yeryüzü arasında bir bağlantı sağlarmış gibi göründüğünü düşünmüş. Dallanıp budaklanan ağaçlar gibi tasarlanan yapıyı ayakta tutan kolonlar, katedralin içine girildiğinde ormanda olma hissi uyandırıyor.
8. Burj Khalifa – Birleşik Arap Emirlikleri
Dünya’daki en yüksek yapı Burj Khalifa’dır. Dünyanın en yüksekteki camisi (158. kat), saatte 64 km hızla dünyanın en hızlı ve en yükseğe çıkan asansorü, dünyanın en yüksek restoranı (122. kat) ve dünyanın en yüksek gece kulübü (144. kat) burada bulunuyor.
Adrian Smith tarafından ismene çiçeği, örümcek zambağı ya da deniz nergisi olarak bilinen bitkiden esinlenerek tasarlanan bina, 2004-2009 yılları arasında yapıldı ve Downtown Dubai projesinin bir parçası olarak 2010’da açıldı.
164 katlı yapının 150. katından sonrası çelik olarak yapıldığından dünyada betonarme kütle üzerine çelik konstrüksiyonla devam edilen ilk bina olma özelliğine sahip. Ayrıca rüzgar yüklerini en aza indirmek için binanın hiçbir cephesi düz olarak tasarlanmadı. Köşeleri ise dairesel yapıda.
9. Tac Mahal – Hindistan
Agra’da, Yamuna Nehri kıyısında ince mavi damarları olan beyaz mermerden inşa edilmiş mimari harika. 1634’te 14. çocuğunu doğururken ölen eşi Mumtaz Mahal’in anısına Babür İmparatoru Şah Cihan tarafından yaptırıldı.
Üstad Ahmed Lahauri önderliğindeki bir mimarlar heyeti, bu harikayı 20 yılda, 22 bin kişi çalıştırarak bitirebildi. Babür mimarisinin başyapıtı sayılan Tac Mahal’in sabahları pembemsi, akşamları süt beyazı ve geceleri altın rengine bürünmesi Mümtaz Mahal’in değişen ruh halini yansıtır.
Yapının yüz binlerce akik, sedef ve firuzeyle süslenmiş duvarlarında ayrıca 42 zümrüt, 142 yakut, 625 pırlanta ve 50 adet çok iri inci bulunuyor. 82 metre yüksekliğindeki kubbe insandan çıkan her sesin yedi kez yankılanmasına sebep olan bir akustiğe sahip.
Her yıl yaklaşık 8 milyon turistin ziyaret ettiği mekan, 1983’te UNESCO Dünya Mirası ilan edildi.
10. Petronas Kuleleri – Malezya
Kuala Lumpur’da bulunan ikiz gökdelenler, Tapei 101 binası tamamlanana kadar, 1998-2004 arasında 452 metrelik yüksekliğiyle dünyanın en yüksek binası olma ünvanına sahipti. 41 ve 42. katlar arasındaki 170 metre yükseklikteki bir çelik köprüyle kuleler birbirine bağlanır.
58 metre uzunluktaki köprü 750 ton ağırlığında. Kulelerin en uç çatısı ziyarete açık değil. Mimarları César Antonio Pelli ve Achmad Murdijat; mühendisi Deejay Cerico ve tasarımcısı Dominic Saibo’nun çelik, beton ve camdan inşa ettiği ve İslam mimarisini temel aldığı kulelerde birçok alışveriş merkezi, “Petrosains” adında bir doğal bilimler müzesi, bir senfoni orkestrası, bir sanat galerisi ve çok sayıda işyeri bulunuyor.
11. Pisa Kulesi – İtalya
Pisa Kulesi Hikayesi Nedir?
Avrupa’nın ikon kabul edilen mimari yapılarından biri. Pisa’nın gücünün ve zenginliğinin bir sembolü olarak Cenova ve Venedik’e rakip olarak yapıldı. İnşa çalışmaları 1173’de başladı ve 200 yıl kadar devam etti. Yapımının hemen ardından yumuşak zemindeki çökme nedeniyle kule eğilmeye başladı. Bazı kaynaklarda Bonanno Pisano olarak geçse de esas mimarının Diotisalvi olduğu söylenir; yani kesin olarak bilinmiyor.
Zemin kat üzerine üst üste inşa edilmiş yuvarlak altı sütun dizisinden oluşan kule 56 metre yükseklikte. Silindir biçimindeki en üst kata yaklaşık 300 basamaklı bir merdivenle çıkılıyor. 100 yılda 0,7 santim eğilmeye devam ediyor ve şu an eğimi 5,5° kadar. 1990-2001’de onarım için kapalı tutuldu. Birkaç yıl içinde yıkılacağı uyarısıyla 20 milyon sterlinlik bir proje kapsamında 45 santimlik bir düzleştirme çalışması yapıldı. Bu haliyle 300 sene daha ayakta kalması bekleniyor.
12. Colosseum – İtalya
Roma’nın merkezindeki bu eliptik amfi tiyatro Antik Romalılardan kalma en önemli mimari eser. İnşası Vespasianus tarafından MS. 72’de başlatıldı; MS. 80’de Titus döneminde tamamlandı. Ortalama 50 bin seyirci kapasitesine sahip arena ağırlıkla gladyatör oyunlarına ev sahipliği yaptı. Bunun dışında pek çok halk gösterisi, deniz savaşlarının ya da meşhur savaşların kanlı bir biçimde canlandırılması, hayvan avcılığı, infazlar, klasik mitolojiye dayanan dramalar olurdu. Her yıl binlerce insanın ziyaret ettiği yapı, günümüz spor stadyumlarının ilham kaynağıdır.
13. Ayasofya – Türkiye
Ayasofya Hikayesi Nedir?
Kilise, daha sonra cami ve şimdi bir müze olan İstanbul’daki Ayasofya, Bizans mimarisinin şaheseri kabul edilir. “Kutsal Bilgelik” anlamına gelen ve ilk kez imparator Konstantin’in 360’da yaptırdığı Ayasofya, ayaklanmalarda yakılıp yıkılmasından ötürü, ikinci kez II. Theodosius ve en son I. Justinianos tarafından 532-537’de yaptırıldı.
Bugünkü Ayasofya’yı, o dönemin en önemli mimar ve mühendisleri Miletli İsidoros ile Tralles’li (Aydın) Anthemios, beş yıl gibi kısa bir sürede tamamladı. Dünyanın en eski ve en hızlı inşa edilen katedrali ünvanına sahip Ayasofya’nın yapımında 10 bin işçi çalıştı. Buradaki bazı sütun, kapı ve mermerler Aspendos, Efes, Baalbek, Tarsus gibi antik şehirlerdeki tapınaklardan getirildi. Bazilika planı ile merkezi planı birleştiren, kubbeli bir bazilika olan yapı, kubbe geçişi ve taşıyıcı sistem özellikleriyle mimarlık tarihinde önemli bir yere sahip. Bu eşsiz mimari eserlerimiz ile gurur duymamak elde değil.
14. Big Ben – Birleşik Krallık
Big Ben’in Hikayesi Nedir?
Londra’da Westminster Sarayı’nın yanındaki Big Ben, dünyanın en ünlü saat kulelerinden biri ve ismini esasen içindeki çandan alıyor. Kule 1852’de ölen Augustus Pugin’in son tasarımıydı. Saat ise Beckett Denison tarafından tasarlandı. Kule eski Westminster Sarayı’nın 1834’de bir yangın ile tahrip olmasından sonra mimar Charles Barry’nin yeni saray tasarımının bir parçası olarak 1859’da dikildi. Victoria Gotik stilinde ve 96.3 metre yüksekliğindeki kulenin üzerinde bulunan saatin ağırlığı 5,5 ton, çanın ağırlığı ise 13,5 ton ve çaldığı zaman sesi 14 km uzaktan duyulabilir.
15. Casa Mila – İspanya
Popüler olarak “La Pedrera” adıyla bilinen Barcelona’daki yapının mimarı Antoni Gaudi. Çok zengin bir çift olan Roser Segimon ve Pere Milà tarafından yaptırıldı. Her katı 1323 metrekarelik bir alana sahip binanın yapımına 1906’da başlandı ve 1912’de tamamlandı. Daire ve ofislerden oluşan bir rezidans olarak tasarlanan yapı modernist yaklaşımıyla dikkat çekti.
Casa Mila, daire olarak tek tek satılmak üzere projelendirilmiş ilk yapıydı.
Tamamen doğal taşlardan inşa edilmiş ve tasarımı dalgalı şekillerden oluşturulmuş. Dalgalı deniz ve deniz yosunları duygusu yaratmak isteyen sanatçı, ön cephede dökme demirden balkon demirleriyle, dalga efektinin daha güçlü biçimde algılanmasına yardımcı olur. 1984’de UNESCO tarafından Dünya Mirası kabul edildi.
16. Atomium – Belçika
1958’de Expo 58 fuarı için yapılmış 102 metre yükseklikteki anıt bina dokuz çelik kürenin birleştirilmesinden oluşturulmuş. Demir atomunun 165 milyar kez büyütülmüş hali olarak André Waterkeyn tarafından tasarlanmış. Altı aylık bir süre için durması planlanan yapı, bugün modern mimarinin Brüksel’deki simgesi. 12 boru ile birbirine bağlanan 18 metre çapındaki kürelerin en yüksekte olanında panaromik şehir manzarasına sahip bir restoran bulunuyor.
17. Flatiron Binası – New York, ABD
Binanın yükseldiği alan 1850’li yılların sonlarında Amos Eno tarafından satın alınmış. Ancak, ölümününden sonra tasfiye edilerek satışa çıkarılmış. Oğlu William Emo, babasının hatırasına sahip çıkmak adına tekrar satın almış. Ancak, kısa bir süre sonra ödediğinin çok daha fazlası teklif edildiğinde, Fuller Company’e satmış. Şirket alanı Daniel Burnham ve Frederick Dinkelberg’in mimari yeteneğine teslim etmişler ve 22 kat sayısı, 86 metre uzunluğu ile dönemin en yüksek binası olarak gösterilen Flatiron Binası’nın temeli atılmış.
Döneminde çelik iskelet kullanılarak inşa edilen ilk bina olma özelliğini de taşıyan bina, inşasının bittiği 1902 yılında mimarisinin hakim olduğu Gotik ve Rönesans motifleri, dönem New York’luları tarafından gerici bulunarak çok sevilmemiş. Ancak, ilerleyen yıllarda hak ettiği ilgiyi görebilmiş. Bina şekli ütü gibi olduğunu için Flatiron ismini almıştır.
18. Parthenon Tapınağı – Atina, Yunanistan
Parthenon Tapınağı Hikayesi Nedir?
Parthenon, M.Ö. 447 yılları ile M.Ö. 432 yılları arasında Pericles döneminde Atina’nın koruyucu tanrıçası Athena adına yapılmıştır. Parthenon, bakirenin yeri anlamına gelir. Yunan Mitolojisi’nde Athena bakiredir ve Athena Parthenos ismiyle de anılır. Bu durum, tapınağa neden Parthenon dendiğine dair ortaya atılan çıkarımlardan biridir. M.S. 6. yy’da kiliseye çevrilen tapınak Virgin Mary (Bakire Meryem) adıyla dönüştürülmüştür. Parthenon’un Athena Tapınağı olarak kullanıldığı dönemde içinde yer alan devasa Athena heykeli, heykeltraş Phidias tarafından yapılmıştır. Antik Dünya’nın 7 harikasından biri sayılan Olympia’daki Zeus Heykeli de Phidias’a aittir.
19. Museo Guggenheim – Bilbao, İspanya
Guggenheim Müzesi, düzensiz eğrisel biçimlerin hakim olduğu dekonstürktivist yapı, Bilbao şehir merkezinde, Nervión Nehri’nin kenarında bulunur. Pritzker Mimarlık Ödülü sahibi bir mimar olan Frank Gehry tarafından tasarlanan ve 1997 yılında tamamlanan bu bina yapı söküm tarzı stili ile ünlüdür. 4 yıl süren inşaat, ABD’li bir vakıf olan, Solomon R. Guggenheim Vakfı’nın beş müzesinden biridir. Titanyum, cam ve ahşap kullanılarak yapılmış. Bir gemi ya da balık biçimindeki tasarımıyla çok dikkat çekici.
20. Burj Al Arab – Dubai, Birleşik Arap Emirlikleri
Dünyanın ilk 7 yıldızlı oteli olan, Dubai’deki Burj Al Arab, Arap Kulesi anlamına geliyor.
321 metre yüksekliğindeki bu süper lüks oteli tasarlayan mimar Tom Wright. Burj Al Arap, Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki kıyıdan 280 metre uzakta, yapay bir ada üzerinde 1994 – 1999 yılları arasında inşa edilmiş ve Arapların dhow isimli geleneksel çift yelkenlilerinden ilham alınarak yapılmış.
Denizden toprak almak işi 3 yıl sürmüş. Tasarımı hiperbol şeklinde olan kulenin temeli için, kumun için beton kalıplar atılmış. Güçlendirilmiş betondan yapılan kuleyi, çelik bir iskelet sarmalıyor.
İki kanat V şeklinde açılarak, muazzam bir yelkenli direği teşkil ediyorlar, kanatların arasındaki boşlukta da dünyanın en uzun atriyumu (kemeri) bulunuyor.
21) Atatürk Kültür Merkezi
Atatürk kültür merkezi 1969 yılında dünyanın en büyük 4. sanat merkezi olup, ülkemizin önemli ve simgesel bir yapısıdır. 29 Mayıs 1946’da temeli atılmış olup 1969 yılında açılabilmiştir.
Bu yazımızda sizlere 20 tane mimari eser gösterdim. Eğer yazımı beğendiyseniz yorumda belirtebilir ya da puan verebilirsin. Bir isteğin varsa bize ulaş, sana yardımcı olalım…
İlginizi Çekebilir: İstanbul’daki Mimari Eserler
İçerik hizmetlerimiz için iletişime geç!. Gençliğin gücüyle firmalara değer katma arzusuyla..