Gençlere değer katacak içeriklere Google Haberler'den abone olmak ister misiniz?.Google Haberlere Abone Ol. Gençliğe değer katma arzusuyla..
Mileva Maric 19 Aralık 1875 yılında Sırbistan’ın Titel şehrinde doğdu. Eğitimli ve varlıklı bir ailenin kızıydı ve ailesi küçük Mileva ’nın yeteneğini çok erken fark edip onu özel bir kız okuluna yolladılar. Daha sonra aile kızları eğitimine devam etsin diye Zagreb’e göç etti ve Mileva buradaki Kraliyet Lisesine kayıt oldu. Lisede fizik ve matematik derslerine olan ilgisi ve başarısı öğretmenleri tarafından da fark edildi ve öğretmenleri Mileva’ yı cevher olarak nitelendiriyordu. Mileva liseden çok iyi bir derece ile mezun oldu ve üniversite okumak istiyordu. O dönem Sırbistan’da kızlar öğrenciler üniversiteye kabul edilmiyordu. Kız öğrencilerin üniversite tahsili yapmasını yasaklamayan Zürih’e gitti. Üniversite için gerekli beceri sınavını verdikten sonra 1896 yılında Zürih Politeknik Üniversitesi’ne kayıt oldu.
ÜNİVERSİTEDEKİ TEK KIZ ÖĞRENCİ…
Zürih Politeknik Üniversitesi’ne o güne kadar kayır yaptıran 5 kız öğrenci vardı. O dönem ise kayıt yaptıran tek kız öğrenci Mileva idi. Üniversite kız öğrencileri kabul ediyordu ama onlardan hiçbir beklentisi olmuyordu. Kız öğrencilerle ilgilenmiyor genelde sıralarda boş yere yer tutan fazlalıklar olarak görüyorlardı. Mileva Maric buradaki 4-5 yıllık eğitimi yarıda bırakmayıp sonuna kadar okuyan ikinci kadındı.
Albert ve Mileva ‘nın hikayesi 1896’da, Zürih Politeknik Üniversitesi’nde okudukları sırada başlıyor. Albert derslere pek gitmiyordu, Mileva ise tüm derslere giden, düzenli şekilde çalışan, notları yüksek bir öğrenciydi. Mileva ve Albert arasında güzel bir çekişme vardı. Notları hep birbirine yakındı.1900 yılında mezun olduklarında not ortalamaları birbirine çok yakındı. Fakat Mileva diploma sınavından başarısız oldu ve ve Albert diplomasını alırken, Mileva alamadı. Albert ve Mileva mezuniyetten sonra evlenmek istese de, Baba Einstein oğlunun iş bulmadan evlenmemesini şart koşmuştu. Bu sebeple 1903’e dek evlenemediler.
İLK ÇOCUKLARI LİSERL…
1902’ de Einstein İtalya’dayken Mileva Titel ’de ailesinin evinde bir kız çocuğu(Liserl) doğurdu. Doğumdan sonra Einstein, Mileva ’ya bir mektup yazarak onun çocuğu yanına almadan İsviçre’ye dönmesini istedi. Bebeği istemiyordu, çünkü o sırada devlet memurluğu düzeyinde bir görevi vardı, henüz evlenmedikleri için bebek engel olabilirdi. Bazı kaynaklar kızın salgın hastalıkta öldüğünü söylerken bazıları ise doğar doğmaz evlatlık verildiğini söylüyor. Evlendikten sonra Einstein İsviçre Patent Kurumu’nda doktorasını yapmaya başladı. Mileva tekrar hamileydi, 14 Mayıs 1904 tarihinde bu kez bir erkek çocuk dünyaya getirdi. Adını Hans Albert koydular. Aile hayatı her ikisi içinde çok zorlu geçiyordu.
1905 yılında Einstein Rölativite teorisini açıkladı. Mileva Maric hem üniversite yıllarında hem de teorinin ilanı sürecinde gece gündüz Einstein’a destek oldu, bazı kaynaklar matematik konusunda iyi olmayan Einstein’ın bu teori için gerekli olan problemleri Mileva ‘nın çözdüğünü iddia ediyor. Fakat bunun doğruluğu henüz kanıtlanmasa da Einstein’ in Mileva’ya gönderdiği 1901 Martındaki bir mektubunda şöyle yazıyordu:
“Rölativite teorisi üzerine yaptığımız ortak çalışma sona erdiğinde kendimi nasıl mutlu hissedeceğim bilemezsin. Sende olan yetenekleri başkalarının da görmesi beni nasıl mutlu edecek…”
28 Temmuz 1910’ da ise Mileva üçüncü çocukları olan Eduard Einstein doğurdu. Bazı kaynaklar bu çocuğun engelli olduğunu bazıları ise şizofreni hastası olduğunu söylüyor. Aile olmanın verdiği geçim sıkıntılarının üzerine birde Eduard’ ın bu durumunun eklenmesi Albert Einstein’ i evden de Mileva’dan da iyice uzaklaştırmaya başlamıştı. 1912’ de Albert’in kuzeni Elsa ile aralarında bir ilişki başladı. Bu ilişki üzerine Mileva ‘ya evliliklerini sadece çocukları için devam edeceğini ve evlilik sözleşmesini gönderdi. Sözleşme maddeleri ise şunlardı:
A-Senin görevlerin
1. Elbiselerim ve çamaşırlarım temizlenecek ve daima giyilmeye hazır halde bekletilecek
2. Üç öğün yemek yapılacak ve odama servis edilecek
3. Yatak odam ve çalışma odam her daim derli toplu ve temiz olacak, özellikle çalışma masamı sadece ben kullanacağım.
B. Zorunlu toplumsal birkaç ilişki dışında benimle tüm kişisel ilişkiyi keseceksin. Özellikle kaçınman gerekenler ise şunlardır:
1- Evde seninle birlikte oturmamı asla talep etmeyeceksin
2- Seninle hiçbir biçimde dışarı birlikte çıkıp gezmemi istemeyeceksin
C. Benimle ilişkilerinde aşağıdaki noktalara dikkat edeceksin:
1- Benden yakınlık ve şefkat beklemeyeceksin, herhangi bir biçimde sitemi ise asla kaldırmam.
2- Ben senden istemedikçe konuşmayacaksın. Aramızdaki her türlü konuşmayı askıya alıyoruz.
3- Ben senden istemedikçe yatak odama ve çalışma odama girmeyeceksin
D. Çocuklarıma benimle ilgili en ufak olumsuz laf söyleyemeyeceksin
1914 yılında Einstein Berlin Üniversitesi’ne çağrıldı, aile Berlin’e taşındı. Ama yapamadılar ve hemen ayrıldılar. Mileva çocuklarla birlikte Zürih’e döndü. 1919 yılında da resmen boşandılar. Boşanmadan sonra Einstein 1921 yılında Nobel ödülünü aldı.O güne dek hep geri planda kalmayı tercih eden Mileva ise, parayı kendisine vermesini, yoksa tüm çalışmalarını beraber yaptıklarını söylemekle Albert’i tehdit etti. Albert ona cevaben yazdığı mektupta şunları söyledi:
“Yazdıklarınla beni güldürdün. Hakkında konuştuğun adam bu kadar başarılı olmuşken, kimse senin söylediklerine ilgi gösterir mi sanıyorsun? Eğer bir insan önemsiz ise, kimseye bir şey söylemeden, sessizce kalması gerekir. Sana da bunu tavsiye ederim.”
Mileva sessiz kaldı ama Einstein Nobel ödülünden aldığı parayı iki oğluna ve Mileva’ya gönderdi. Bu paranın büyük bir bölümü zihinsel engelli çocuğun tedavi ve bakımında kullanıldı. Mileva uzun süre zihinsel engelli çocuğu ile birlikte çok kötü koşullarda Zürih’te yaşadı. İki kez beyin kanaması geçirdi ve 4 Ağustos 1948 tarihinde Zürih Devlet Hastanesi’nde öldü. Mileva, her zaman fizikçi olmak istemişti ama cinsiyet ayrımcılığı nedeniyle önüne birçok engel çıktı. Bunun yanı sıra Einstein’le olan ilişkisi, evliliği ve üç çocuk doğurması Mileva’nın ev işlerine de mahkum olmasını ve içine kapanmasına neden olmuştu ancak eşinin adı, modern zamanların en dahi insanları arasında anılıyordu.
İlginizi Çekebilir : TARİHE ADINI YAZDIRAN KADINLAR- I
İçerik hizmetlerimiz için iletişime geç!. Gençliğin gücüyle firmalara değer katma arzusuyla..
Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın varmış gerçekten de. Ama işte kıymetini bilene.