Gençlere değer katacak içeriklere Google Haberler'den abone olmak ister misiniz?.Google Haberlere Abone Ol. Gençliğe değer katma arzusuyla..
İnsanoğlunu diğer canlılardan ayıran özelliğinin “Neden?” sorusunu sorabilmesi olduğu söylenir hep. Türümüz hayatta kalma becerilerini geliştirirken diğer canlıların aksine fiziksel gücünü değil akli gücünü geliştirmiştir. Bu sayede türümüz teknoloji alanında kendi açtığı yolda ilerlemiş ve Dünya’nın doğal dengesini temelden sarsacak adımlar atmıştır. Bu kadar büyük bir düzene etki edebildiğini gören zihnimiz insanoğlunda ben merkezli duygular yaratmış ve kendini olduğundan büyük gören bireyler ortaya çıkarmıştır. Peki, insanoğlunun egosu ne kadar büyüktür? Bu soruya verilebilecek en iyi cevap şudur: Elinde bulundurduğu imkanların yeterli olduğunu düşünüyor ise, bir insanın yapamayacağını düşündüğü hiçbir şey yoktur. Öyle ki, insanoğlu yapabileceklerinin sınırının Dünya ile sınırlı olmadığını fark etmiş ve uzun süren bilimsel çalışmalar sonucu uzaya çıkmayı başarmıştır.
Artık başarısın büyüklüğünün gerçek anlamda Dünya’ya sığmadığını bilen insanoğlunun kendine güveni tavan yapmıştır. Uzaydan çekilen fotoğraflar bir nevi gösteriştir ve fikrimce insanlığın başarısının ve azminin simgesidir. Ancak fotoğraf üstüne biraz düşününce daha önemli bir soru geliyor insanın aklına: Bizim başardığımız işler evren kadar büyük bir oluşum ile karşılaştırıldığında aslında ne kadar büyük?
Bu fotoğraf NASA tarafından paylaşıldığında Dünya’da büyük yankı uyandırdı. Paylaşıldığı güne kadar Ay’dan çekilen hiçbir fotoğraf bu kadar net değildi. Hepimiz çok sevdiği, bel ölçüleri 40.000 kilometreyi bulan evimizin tamamı bir karenin içindeydi. Mevzuya daha derin bakıldığında, o an Dünya üzerinde yaşanan her olayın dışarıdan ne kadar yüzeysel görüldüğü anlaşılıyordu. Dışarıdan bakınca ayrılıklar, iş yükü, fakirlik, politika, spor, ekonomi ve bunun gibi günlük düzende insanların kafasını meşgul eden hiçbir husus yukarıdan gözükmüyor. Bir lise öğrencisinin yerel bir yarışmada kazandığı kupayı kaldırırken yaşadığı sevinç, annesinin duyduğu gurur ve rakiplerinin hayal kırıklığı… hiçbiri gözükmüyor. Ertesi güne yetişecek bir ödev, eşiyle arası bozuk olan bir adamın stresi, bir yakınını kaybeden bireyin kederi bu sonsuz boşluğun umurunda bile değil. Kısacası bunca anlam yüklediğimiz onca şey var ya, Dünya sınırları dışında hiçbir şey ifade etmiyor. Bizim evrene kıyasla bir kumsalda bir kum tanesi büyüklüğünde bile olmadığımız gerçeğini kavrayamayışımız gerçekten çok şaşırtıcı.
Bu bilinçle şunu kolaylıkla söyleyebilirim: Gerçekten insanoğlu kendini daha az ciddiye almayı öğrenmeli. Yaptığımız işlerin sadece kendi çevremiz için büyük olduğunu artık kabullenmeliyiz. “En büyük benim” düşünce yapısıyla çıkılan yolların kalp kırıklarıyla, oğulsuz kalan analarla ve karnı aç çocuklarla sonuçlandığını gerçekten kavramalıyız. Bu dünyada yaşayan en güçlü adam bile Güneş’in bir gün doğmadığı bir dünyada hayatta kalamaz. Kabul ediyorum yıllar geçtikçe insanoğlu daha iyisini başarmak için çalışıyor ve artık inanılmaz icatların çıkmadığı bir gün geçmiyor. Fakat bu durum insanların gözünün iyice dönmesine, özünün giderek erimesine yol açıyor. Bundan sonraki yıllarda eğer insanoğlu egosunu daha da büyütme yanlışına düşerse korkarım ki evren tarih boyunca canlılara haddini bildirmekten hiç çekinmemiştir. Yaptıklarımızın değerini bilip yaşam standartlarımızı iyileştirirken, evrenin merkezinde olduğumuz düşüncesine kapılmamalıyız. Çünkü bu yazının başında sorduğum sorunun çok net bir cevabı var: Bizim boyutumuz insan zihninin ilizyonu olmadığı sürece yok denilebilecek kadar göz ardı edilebilecek düzeyde.
Ne zaman dünyevi bir nedenle telaşlansam, bu fotoğrafa bakarım. Kendi kendime “Yoluna çıkabilecek her engel yaşadığın düzende bir toz parçacığı büyüklüğünde bile olamaz.” derim. Bu düşünce yapısına sahip olmanın ne kadar müthiş bir duygu olduğunu anlatamam. Gereksiz hırsların ve öne geçmek adına yapılan kurnazca planların olmadığı bir dünya hayal etmek çok güzel. Gerçekten egonuzu makro düzeye çıkardığınızda, ucuna düğüm atılmamış bir balon gibi söndüğünü fark edeceksiniz. Herkesin kendisine uzaydan bakabildiği bir dünya dileğiyle….
İlginizi Çekebilir: BOŞANMANIN ERGENLİĞİ VE ÇOCUKLAR ÜZERİNDE Kİ ETKİSİ
İçerik hizmetlerimiz için iletişime geç!. Gençliğin gücüyle firmalara değer katma arzusuyla..