Gençlere değer katacak içeriklere Google Haberler'den abone olmak ister misiniz?.Google Haberlere Abone Ol. Gençliğe değer katma arzusuyla..
Minyatür sanatı eski dönemlere ait birçok yazılı eserde kullanılan ince bir işçilik gerektiren, kendine has boyama teknikleri ile küçük boyutlu resimler oluşturulan resim sanatıdır. Çoğunlukla el yazması olan eserlerde metni görselle betimlemek adına kullanılır. Ayrıntı ve detaylandırma üzerine oluşturulur. Bilinen en eski minyatürler Mısır’da rastlanan ve MÖ 2. yüzyılda papirüs üzerine yapılan minyatürlerdir. İlerleyen dönemlerde Yunan, Roma, Bizans ve Süryani elyazmalarında da minyatürler kullanılmıştır.
Türkler de minyatürleri Orta Asya’da Uygurlar Dönemi’nde İslamiyet öncesi süreçte kullanmıştır. İlerleyen tarihlerde minyatür sanatı 13.-19.yy arasında İslam dünyasında “tasvir, tasvir-i humayun, şebih, suver, tarrahi, resm, resim, hurda(e) nakış, meclis, kalem işi” adları altında gerçekleştirilmiştir. Tarih içerisinde kitaplar için kullanılması dışında tual, deri, duvar, aharlı kâğıt, kutu, ahşap ve ipek üzerine de kullanılmıştır.
Minyatür Kelimesi Nereden Gelmektedir?
Ortaçağ Avrupası’nda hazırlanan el yazmalarının bölüm başlarında metnin ilk harfinin etrafına Latince “minium” denen kızıl-turuncu renklerde boya ile “miniatura” denen süslemeler yapılırdı. Minyatür isminin bu sözcükten geldiği, zamanla Latince’de küçük anlamına gelen “minor” kelimesinin etkisi ile “küçük resim” anlamı kazandığı varsayımı yapılmıştır.
Çoğu kaynakta, Türk dünyasında eskiden beri minyatüre “nakış”, nakış yapan kişilere ise “nakkaş” denilmiş olduğu ifade edilse de [3] nakış, kitap resimleri dışında farklı sanat alanlarını bir arada ifade eden bir çatı ifadedir.
Batı ülkelerinde minyatür tarzı resim yapan sanatçılara minyatari, minyatürist, minyatürcü denilmiş; Osmanlı’da ise minyatür tarzı resim yapan sanatçılara “nakkaş” genel adı altında “musavvir, ressam, tarrah, şebih nüvis, nigari, nigarende, meclis nüvis, nakş-bend, siyahkalem gibi isimler verilmiştir.
Minyatür Sanatının Tarihçesi
Minyatür sanatının tarihçesini ele almak gerekirse, bilinen en eski minyatürler M.Ö 2.yy’da papirüs kâğıdının üzerine yapılmıştır. Hristiyanlık yayıldığı dönemde özellikle elyazması İncil’leri süslemiştir.
Avrupa’da minyatür sanatı 8. yüzyılın sonlarında gelişmiştir. 12.yy’da minyatürün, süslenecek metinle direkt ilgili olması gözlemlenmeye ve dini konulu minyatürlerin yanı sıra dindışı minyatürler de yapılmaya başlanmıştır.
Minyatür sanatı, Ortaçağ döneminin sonlarında, Irak, Orta Asya ve Anadolu’da bulunan Türk ve Pers hanedanlıkları döneminde yüksek bir gelişmişliğe ulaşmıştır.
Minyatür sanatının uygulama şekli ve teknikleri yüzyıllar boyunca her toplumda ve kültürde farklılık gösterdi. Boyalar genellikle toprak kaynaklı elde edilmiş; renkleri üst üste kullanmak için boyalar su ile inceltilmekte; parlaklıklarını artırmak için ise içlerine yumurta sarısı katılmaktaydı. 18.yy.’a gelindiğinde ise yumurta sarısının yerine tutkal kullanılmaya başlandı. Osmanlı Devleti’nde özellikle padişahlara sunulan albümlerde boyanın yanı sıra altın ve gümüş kullanılmıştır.
Baskı makinesinin bulunuşundan sonra Avrupa’da minyatür daha çok madalyonların üzerine portre yapmak için kullanılmıştır. 17.yy’dan sonra fildişi üzerine yapılan minyatürler yaygınlaştı. Daha sonra minyatür sanatına karşı ilginin azalmasıyla birlikte dar bir sanatçı çevresinde geleneksel bir sanat olarak sürdürüldü.
Günümüzde minyatür sanatı yerini çağdaş resim sanatına bırakmıştır fakat geleneksel bir sanat olarak hala bilinmekte ve anılmaktadır.
Minyatür sanatına benzer nitelik taşıyan farklı sanatlar da mevcuttur. Hat sanatı, Tezhip sanatı, Çini sanatı gibi sanatlar da çoğu konuda minyatür sanatıyla eş değer nitelikte özellikler taşımaktadır.
Ünlü Minyatür Sanatçıları
Levni (Abdülcelil Çelebi)
II. Mustafa ve III. Ahmet dönemlerinin en kıymetli minyatür sanatçısıdır ve minyatür sanatında çok önemli ilerlemeler kaydedilmesini sağlamıştır. Osmanlı minyatürüne çok büyük incelikler kazandırmıştır. Farklı eserleriyle, birçok farklı kaynakta yer almaktadır. Asıl mesleği portre ressamlığıdır.
Refail
I. Abdülhamid dönemine kadar çizimleriyle gelen ünlü bir sanatçıdır. Minyatür sanatı adına birçok ilke imza atmıştır. Çizdiği minyatürleri sonraki zamanlarda daha büyük zeminlere yansıtmıştır ve onu bu sanat dalında ön plana çıkarttırmıştır.
Nakkaş Sinan Bey
Fatih Sultan Mehmet döneminde yaşamıştır, cihan hükümdarının çizimlerini yapmasıyla tanınmış, dönem devleti tarafından yurt dışına eğitim almak üzere gönderilmiştir. Çıktığı yurt dışı gezisinde batılı minyatürlerden kalemine birkaç motif kazandırmıştır ve batı doğu sentezli ilk Osmanlı minyatürlerini (nakışlarını) işlemiştir.
Minyatür Çizimi Nasıl Yapılır?
Bu çizim çok zaman ve uğraş gerektiren bir sanattır. Çok fazla emek vermenizi gerektiren, ince işçilikli, detaylandırma isteyen bir sanattır. Çizim süreleri ayları, yılları bulabilecek kadar uzun sürelidir.
Minyatürlerin çizim aşamalarının en basit haliyle sıraları;
* Pamuk dokulu bir kâğıt alınır ve sert bir zemine yerleştirilir.
* Ardından gerekli düzeltmeler ve kaba tabirle zımpara temasları yapılır ve ardından çizim yüzeyi düzeltilir.
* Çok ince uçlu çizim kalemleriyle yapılacak olan minyatürün ana hatları belirlenir.
* Varsa hatalar düzeltilir ve boyasız haliyle çizim ortaya çıkarılır.
* Tercihe göre sınır hatları belirlenip boyamaya geçilir ya da boyama bitirildikten sonra sınırlar işaretlenir.
* En sonunda çinileme yapılarak çizimin kenar hatları ortaya çıkarılır. (Günümüzde karikatür sanatında da çinileme yapılmaktadır ve çini mürekkebi kullanılmaktadır.
Minyatür Sanatında İşlenen Konular
Saray yaşamı, seferler, liderler/Osmanlı’da padişahlar, portreler, şenlikler, edebi eserler, doğa/kent manzaraları, günlük yaşam, doğaüstü / mistik varlık ve oluşumlar, kadın ve erkek tasvirleri, topluluk tasvirleri bu çizimlere konu olmuştur.
Minyatür Sanatının Çeşitleri
Minyatür sanatının birçok farklı çeşidi vardır. Bunlara alt dal da diyebiliriz.
* Oyma resimcilik
* Duvara nakış işleme
* Ebru
* Duvar resimciliği
* Nakış işleme
gibi alt dalları mevcuttur.
Bu alt dallar ile minyatür sanatı arasında belirli farklar vardır. Birçok insan Ebru Sanatı ve Minyatür sanatını yakın bulur. Minyatür sanatı öncelikle kitaplardaki metinlerin anlaşılmasını sağlamak için yapılır. Ebru ise süsleme sanatıdır. Çizim kurallarıyla da alakalı bazı farklılıklar mevcuttur. Arkada kalan nesnelerin daha küçük çizilmesi gerekirken öndeki nesnelerle aynı büyüklükte çizilir, yani arka görünüş ön planla aynı boydadır. Fakat ebruda böyle bir kural yoktur.
Hat sanatı ve Tezhip sanatı da aynı şekilde minyatür sanatıyla bağdaştırılan sanatlardandır. Bunlar arasındaki farklar da, Hat sanatı “yazı yazma” sanatıdır. İslam meseniyetinde arap harfleriyle güzel yazı yazma sanatı “Hüsnü hat” olarak adlandırılmıştır. Bu sanatı yapan ustalara “Hattat” denir. Osmanlı’da da çok fazla ilgi görmüştür ve kullanılmıştır.
Teship, altın yaldız ve boya ile yapılan süsleme sanatıdır. Bu sanat dalı daha çok Kur’an-ı Kerim’in ve el yazması kitapların süslemesinde kullanılmıştır. Çeşit çeşit desen, renk, canlı figür ve yazış şekline yer verilmiştir. Tesip ustaları kitaplardaki konu başlıklarını, sayfa kenarlarını, satır aralarındaki boşlukları süsleyerek kitapları daha sanatsal hale getirmeyi, çekici bir görünüme kavuşturmayı amaçlamışlardır. Yine kitaplarda kullanılıyor oluşu minyatür sanatıyla sahip olduğu bir ortak noktadır. Bu sanat dallarının hepsi, Osmanlı ve İslamiyet dönemi kültüründe yer almıştır.
İlginizi Çekebilir: Sanat Eseri Nedir?
İçerik hizmetlerimiz için iletişime geç!. Gençliğin gücüyle firmalara değer katma arzusuyla..