Gençlere değer katacak içeriklere Google Haberler'den abone olmak ister misiniz?.Google Haberlere Abone Ol. Gençliğe değer katma arzusuyla..
Doktorlardan, biyo etik alanında uzman bireylere, dinlerden, ülkelere neredeyse herkesi düşünmeye iten bir konu ile sizlerleyiz. Ötanazi nedir? Hangi dinler veya ülkeler ötanaziyi desteklemekte? gibi sorularınızı bu yazıyla cevaplamış olacağım.
Ötanazi Nedir?
Ötanazi; kelime olarak güzel, tatlı ölüm anlamına gelir. Tıbbi açıdan ise ötanazi; iyileşmesi imkansız görülen ve ölümüne kadar fazlaca acı çekecek olan canlının rızası (Zihinsel yetersizliklere sahipse yakınlarının rızası) dahilinde, bir hekim tarafından yaşamına son verilmesi işlemidir. Bu uygulama dünyada farklı şekillerde uygulanmaktadır. Bazı ülke yasaları bu uygulamaya karşı çıkarken bazı ülkeler ise ötanaziyi benimsemişlerdir
Ötanazi Etimolojisi
Bilinen en eski kaynak olarak 1961 yılında ötanazi , “Bir insanın hayatına ızdırapsız bir şekilde son vermek” olarak karşımıza çıkar. Ötanazi kelimesi ise İngilizce euthanasia, Fransızca euthanasie kelimelerinden alıntıdır. Kelime kökeni olarak ise Eski Yunanca eû, εῦ “iyi, hayırlı” + thánatos, θάνατος “ölüm” kelimelerinin birleşimidir.
Ötanazi’nin Tarihçesi
Ötanazi, Yunan ve Antik Roma kültürüne kadar dayanan bir uygulamadır. Antik çağda ölümden sonraki yaşama fazlaca önem verilmiş ve canlı ruhunun ölümsüz olduğuna inanılmıştır. Bu çağda bazı soylu insanlar yaşlandıkları ve hastalandıkları için kendilerini zayıf, çelimsiz bedenlerinde görmek istememişler ve hatta bu tarz bir yaşamın onurları ile bağdaşmadıklarını düşünmüşlerdir. Bazı filozoflar intihar kavramına karşı çıksalar da belli başlı durumlarda ötanazi yi savundukları görülmüştür.
Bazı filozoflar intihar kavramına karşı çıksalar da belli başlı durumlarda ötanazi yi savundukları görülmüştür.
Ötanaziyi Savunan Filozoflar
Platon: Platon, intihara dini temellere dayanarak karşı çıkan filozoflardan biridir. Fakat ölüm seçeneği bir canlı için daha iyi bir seçenek ise bu durumda kişi kendisine bu iyiliği yapmalıdır görüşünü de savunmuştur.
Aristoteles: Platon’un öğrencisidir ve hocası gibi o da intihara karşı çıkmıştır. Fakat toplum için yük oluşturacağına inandığı için sakat doğan bebeklerin öldürülmesini savunuştur.
Francis Bacon: Günümüze yakın olarak 1623 yılında ötanazi kavramını savunan ilk kişi ise İngiliz felsefeci Francis Bacon’dır. Francis Bacon, doktorluk görevinin hastaları iyileştirmenin, sağlığına yeniden kavuşturmanın yanında hastaların çektiği acıyı sonlandırmak olduğunu savunmuştur.
Ötanazi Çeşitleri
Pasif Ötanazi
Doktorun hastaya gerekli tedaviyi uygulamaması durumudur. Örneğin hastaya bağlı olan solunum cihazları, suni beslenme üniteleri gibi yaşam desteği sunan tedavilerin geri çekilmesi işlemidir.
Aktif Ötanazi
Doktorun, acı çekmekte olan hastaya yüksek ve öldürücü dozda bir ilaç enjekte etmesi işlemidir. Hasta talebi üzerine gerçekleşir.
Dolaylı Ötanazi
Gerçek ölüm yardımı olarak da bilinir. Bu ötanazi çeşidinde hastaya acılarını dindirecek ilaçlar enjekte edilir. Fakat bu ilacın yan etkileri hastanın yaşamını kısaltır.
Gönüllü Ötanazi
Hastanın ötanazi yönünde isteği doğrultusunda yapılan işlemdir. Hasta isteği sözlü olduğu gibi yazılı da olabilir. Yani hasta konuşamayacak durumda bile olsa yazılı isteği göz önünde bulundurulur.
Gönüllü Olmayan Ötanazi
Gönüllü ötanazi den farklı olarak hastanın isteği göz önünde bulundurulamaz. Çünkü hasta bilinçli bir karar veremeyecek kadar kötü bir haldedir. Bu durumda yasal bir temsilci seçilir ve hasta adına ötanazi kararını bu kişi verir.
Ötanazi ile İlişkili Diğer Kavramlar
RET/DNR
Resüsite etmeyin komutu olarak da bilinir. Hastanın ciddi bir durumda (kalp krizi, nöbet vs.) tıbbi yardım edilmemesi ya da yaşam destek ünitesine bağlanmama durumudur. Kişinin kendi kararıdır.İlgili doktor ve hemşireler hastayı geri getirme çabasına girmezler.
Tıbbi Vasiyet
Hastaların nasıl bir tedavi görmek istediklerini bildiren bir belgedir. Ötanazi aracı değildir. Kişi hastane ortamında bulunmak istemediği için ötanazi hakkını kullanabilir ya da hastane imkanlarını sonuna kadar kullanıp yaşamını uzatabilir.
Doktor Destekli İntihar
Aktif ötanazi ile benzerdir fakat enjeksiyon işlemini doktor yerine hasta kendisine uygular. Bu yüzden ötanazi den çok intihara yakın bir uygulamadır. Kişinin isteği doğrultusunda doktor, kişinin kendini öldürebileceği bir ortam hazırlamakla görevlidir. Burada doktor, kişinin ne doğrudan ne de dolaylı yoldan ölmesini sağlar. Yani bu durum ne aktif ne de pasif ötanazi sınıfına girer. Çünkü kişi kendi kendinin ölümünü gerçekleştirir. Bu konuda birçok doktor bu uygulamanın ötanazi olarak değil, intihar kavramına yakın bir terim olarak incelenmesi görüşünü savunmuştur.
Doktor destekli intihar sadece Amerika Birleşik Devletleri’nin Montana, Oregon ve Vermond eyaletlerinde yasaldır.
Ötanazi ve Dinler
Genel olarak bakıldığında neredeyse tüm dinlerin ötanazi hakkındaki görüşü iki temel değere dayanır.
- Tanrı yasakladığı için
- İnsan hayatı kutsaldır
İslam
İnanışa göre can, Allah tarafından verilmiştir ve Allah tarafından alınacaktır. Bu yüzden kişinin kendini öldürmesi (intihar) yasak kabul edilmiştir. Aynı düşünce ile iyileşmesi imkansız olan, şiddetli ağrı ve acı çeken kişiye ötanazi uygulamak o kişi açısından intihar ve bu uygulamayı gerçekleştiren kişi açısından da cinayet kabul edilir.
Hristiyanlık
Hristiyanlık dininde Tanrının bahşettiği hayatı önemsemeyen kişiler sonsuz yaşama ulaşamazlar. Yani Tanrı her ne koşulda olursa olsun hayatı dolu dolu yaşamayı emreder. Bu yüzden tıpta da hasta kişiye karşı tüm tedaviler kişinin isteği olsun ya da olmasın uygulanmak zorundadır. Acı çekme durumu ise inanışa göre hayatın bir parçası olarak kabul edilir. Kişinin hayatının son anlarında acı çekmesi kutsal sayılır ve o kişinin kurtuluşa yaklaştığını gösterir. Bu tarz durumlarda acıya dayanmak İsa’nın çektiği ızdırıaplara ortak olmak anlamına gelir. Bu yüzden Hristiyanlar acıdan kaçmak yerine acıyı yaşamayı tercih ederler.
Budizm
Theravada Budizminde ölümden sonraki hayatın güzelliğinden bahsederek intiharı özendirmek dinden aforoz edilmek için bir neden olarak kabul edilir. Buna ek olarak hasta kişilere tüm gerekli sağlık desteği sunulması zorunludur ve ölümlerini hızlandıracak bir tedavi uygulamak yasaklanmıştır.
Hinduizm
Bu dini benimseyen kişiler ruh ve bedenin doğru zamanda ayrılmamasının, hem hasta kişinin hem de doktorunun karmasını kötü yönde etkileyeceği görüşünü destekler. Bununla birlikte Hindular ötanazi nin Ahimsa (zarar vermemek) prensibini ihlal ettiğini düşünür. Bazı Hindular ise acı çeken bir insanın acılarını dindirmenin iyi bir şey olduğuna inanır ve ahlaki sorumluluklarını yerine getirdiklerini düşünürler.
Yahudilik
Yahudilere göre insan hayatını kısaltacak her uygulama yanlıştır ve yasaktır. Çünkü insan hayatını kutsal, insan hayatını korumayı ise hayattaki en üstün değerlerden biri olarak sayarlar.
Musevilik
Dine göre yaşamı Tanrı vermiştir ve onu bizden yine Tanrı alacaktır. Buna ek olarak insanın Tanrı suretinde yaratıldığı inancı da bulunur. Bu sebeplerden dolayı ötanazi yasaklanmıştır.
Ötanazi ve Etik
Ötanazi etik midir? Sorusu hala tartışmalı bir konudur. Ve bu soru için iki konu başlığı açılmıştır.
Ötanazi Karşıtı Düşünceler
- İnsan Yaşamının Kutsallığı: Neredeyse tüm dinlerde ötanazi ye karşı çıkmalarındaki temel sebep bu düşüncedir. İnsana yaşamı Tanrı vermiştir ve insandan yaşamı alacak olan yine Tanrıdır.
- Kötüye Kullanma Potansiyeli: Tedaviyi ve bakımı üstelenecek, bunlara herhangi bir erişimi olmayan kişilerin ötanazi ye veya yardımlı intihara itilmesidir. Ayrıca bu bir maliyet tutma stratejisi olabilir ve bu yüzden aileler ya da doktorun kendisi hastaya karşı ötanazi seçeneğini savunabilir.
- Mesleki Dürüstlük: Hipokrat Yemini’nde “Zehirleri kimseye vermeyeceğim.” Ve “Yararlı ol ya da en azından zarar verme.” Cümleleri bulunur. Bu yüzden ötanazi meslek imajına zarar verebilir.
- Meslekte Yanılabilirlik: Doktorun hata yapması durumu. Örneğin hastalığın tanısında veya hastalığın tedavisinde hata veya belirsizlik bulunabilir.
Ötanazi Lehine Düşünceler
- Özerkliğe Saygı: Biyoetiğin en temel ilkelerinden biridir. Kişi kendi hayatı hakkında her türlü kararı verme hakkına sahiptir.
- Bireysel Özgürlük: Yardımlı intihar ya da ötanazi gibi uygulamalara getirilen yasaklar bireyin kişisel özgürlüğünü kısıtlar.
- Merhamet: Acı bazen dayanılmaz noktalara ulaşabilir. Kişiyi o acıdan kurtarmak adına ötanazi uygulamak o kişiye verilmiş en güzel hediye olabilir.
- Ötanazi Hakkında Tartışma Açıklığı: Bazı yardımlı intihar veya ötanazi uygulamaları gizlice yapılabilir Örneğin hasta kişinin acısının dinmesi için enjekte edilen morfin aslında ötanazi formu olabilir. Ötanazi nin yasallaşmaması hasta ve doktorların bulunduğu açık tartışmaların önüne geçer. Yasallaşması ise bu tartışmayı teşvik eder.
Ötanazi ile İlgili Bildirgeler
- Dünya Tabipler Birliği Ötanazi Bildirgesi (39. Genel Kurul’da kabul edildi. Madrid, Ekim 1987)
Bir hastanın yaşamını kendi rızası ile veya bir yakınının izni ile sonlandırma durumu olan ötanazi etik değildir.
- Dünya Tabipler Birliği Hekim Yardımlı İntihar İçin Tutumu (DTB 44. Genel Kurulu’nda kabul edildi. Eylül, 1922)
Hekim yardımlı intihar etik değildir fakat hasta tedaviyi reddetme hakkına sahiptir ve hekim hastanın bu isteğini gerçekleştirmesi etik olmayan bir davranış sayılmaz.
Ötanazi Yasallığı
Dünyadaki çoğu ülkede ötanazi yasa dışı olarak görülür ve pasif ötanazi çoğu ülkede aktif ötanaziye göre daha çok tercih edilir.
Dünyada Ötanazi Örnekleri
T4 Operasyonu
Nazi Almanyası’ndaki ilk toplu katliam politikasıydı. Bu programda amaç fiziksel ve zihinsel yetersizliklere sahip engelli kişilerin yok edilmesiydi. Başka bir deyiş ile çürük ırkın temizlenmesiydi. Almanya 18 Ağustos 1939’da sağlık personellerinin 3 yaş altı ciddi sağlık sorunları ve engelleri bulunan çocukların bildirilmesini zorunlu kılan bir kararname çıkardı. Ekim ayında ise yetkili kişiler ebeveynleri çocuklarının iyileşmesi adına pediatri kliniklerine bırakmaya teşvik etmeye başladı. Aslında bu klinikler çocukları tedavi etmek yerine yüksek dozda ilaç enjekte ederek ya da onları aç bırakarak ölmelerini sağlayan birer ölüm koğuşuydu. Program sadece üç yaş altı çocuklarla sınırlı kalmadı ve bu sınır 17 yaşa kadar çekildi.
Fakat bu uygulama sadece 17 yaş ve altı çocuklarla sınırlı kalmadı. Adolf Hitler 1939’da bu programa katılan sağlık personellerini adli takibattan koruyacak olan gizli bir yetki belgesi imzaladı. Programda bulunan personeller bu gizli girişime T4 adını verdi. T4 personelleri 6 adet gaz odası kurdu. Öldürülmesi planlanan kurbanlar bu odalara alıp saf karbon monoksit gazı verilerek öldürülüyordu. T4 personelleri cesetleri krematoryumda yaktı ve kurbanın küllerini alarak sahte bir ölüm nedeni ve belgesiyle birlikte ailelerine göndermek için vazolara koydu.
Nazi Almanyası II. Dünya Savaşı’nda Avrupa’yı işgale başlarken iyileşmesi güç olan engelli ve yaşlı bireylerin ötanazi ile öldürülmesi ve krematoryumlarda yakılması için uygulama başlattı. SS doktorları tarafından T4 raporu alan kişiler Avusturya’daki altı adet toplama kampında zorunlu ötanazi ile öldürülmüştür.
Dax Cowert Vakası
Dax 1973’te babası ile araba yolculuğu yaparken, üzerinde propan gazı sızdıran bir borunun olduğu köprüye park etmeleri sonucu yangın çıkar. Bu yangın sonucu babası ölür ve Dax’in tüm vücudu yanar. Daha sonra olay yerine ilk varan bir çiftçiye Dax “Bana silah ver, görmüyor musun ölüyüm. Her halükarda öleceğim.” Der. Bu düşüncesini Dax tüm tedavi boyunca savunur. Verilen tedaviyi reddetmesine rağmen doktorları onu hayatta tutmayı başarırlar. Bedeninin %65’i 3. Dereceden yanık ve üstelik kördür. Dax tedavisinin 6 ayını hastanede, 8 ayını ise rehabilitasyon merkezinde geçirir. Dax’in tedaviyi defalarca reddetmesine rağmen Dax ısrarla tedavi edilmiştir. Bu vaka birçok doktor ve biyoetik uzmanı tarafından uzun süre tartışılmıştır.
Noa Pothoven
Uğradığı cinsel saldırı ve tecavüz sonrası senelerce depresyon, travma sonrası stres bozukluğu ve anoreksiya ile boğuştu. Aktif ötanazi isteği reddedilen 17 yaşındaki Noa tedavi gördüğü hastanede yeme ve içmeyi reddederek pasif ötanazi ile yaşamına son verdi.
Tony Nicklinson
2005 yılında Locked-in Sendromuna yakalandı. Boynundan aşağısı felçti, ihtiyaçlarını başkaları karşılıyordu ve bilgisayar desteği olmadan konuşamıyordu. Senelerce ötanazi hakkı için savaştı. Son mahkemesinden de ret alan Tony göz yaşlarını tutamadı ve savaşı kaybettiğini düşünüp yemek yemeyi bıraktı. Bir hafta boyunca yemek yemedi ve iyice güçsüzleşip zatürreye yakalandı ve hayatını kaybetti.
En son olarak ötanazi serüvenini baştan sona anlatan, son derece detaylı belgesel tadında bir video ve ötanazi savaşı veren bir adamın hikâyesini konu alan bir film önermek istiyorum. Bolca empati yapabileceğiniz dakikalar dileği ile, iyi seyirler 🙂
Film: Mar Adentro (2004)
Yaşam bir haktır; yükümlülük değil. Tıpkı ölüm gibi.
Ölüm hep bizimleydi ve her zaman da olacak. Sonunda hepimizi yakalayacak, her birimizi. Bizim bir parçamız. Öyleyse ölmeyi seçtiğim için neden dehşete düşüyorlar. Sanki bulaşıcıymış gibi.
Javier Bardem
Bu içeriğimde sizlere uzun uzun ötanazi nedir? Ötanazi çeşitleri ve dünyada ötanazi hakkında sizlere bilgiler verdim. İyi okumalar diğer içeriklerimde görüşmek üzere..
İlginizi Çekebilir: Ölmeden Önce Ölmek: Meditasyon Nedir?
İçerik hizmetlerimiz için iletişime geç!. Gençliğin gücüyle firmalara değer katma arzusuyla..