Gençlere değer katacak içeriklere Google Haberler'den abone olmak ister misiniz?.Google Haberlere Abone Ol. Gençliğe değer katma arzusuyla..
Pasinler Savaşı 1048 yılında Roma kaynaklarında Kapetron adı verilen bölgede Doğu Roma destekli Gürcü orduları ile Selçuklular arasında gerçekleşmiştir. Savaşın kazananı taraflarca farklı yorumlanmıştır. Pasinler Savaşı sonuçları açısından kısa süreli Roma avantajı olarak gözükse de orta ve uzun vadede Selçuklu ve Türkmen avantajına yol açmıştır. Türkler için Pasinler savaşı önemi nedir gelin birlikte bakalım..
Gürcü Beylerin Bölgedeki Konumu
Pasinler Savaşı yukarıda da bahsettiğimiz gibi Kapetron bölgesinde gerçekleşmiştir. Bu bölge bugün Erzurum il sınırları içerisindedir. 11. Yüzyılın ortalarında Erzurum ve çevresinde Az sayıda Kıpti, Gürcü, Ermeni ve Farsi kavimler yaşamaktaydı. Doğu Roma teşkilatlanma yapısı gereğince bölgeler kendi yerel beylerini ve idarecilerini seçerken Adem-i Merkeziyetçi bir yaklaşımla Constantinopolis’e (İstanbul) bağlıydılar. Çeşitli savaş durumlarında ise Beyler kendi orduları ile Bizans ordusuna katılırdı.
Yani tam bir merkeziyetçilik söz konusu değildi. 11. Yüzyılda Gürcü iç çekişmeleri yaşanırken Gürcü Kral IV. Bagrat Doğu Roma’dan yardım talep etmiş lakin Roma başlarda destek verse de ilerleyen süreçte Bagrat’ın rakibi olan Liparit’e destek verdi. Bu gelişme Laparit’in resmi olarak kral olmasına ve Gürcü bölgesinin, İberiya-Ani (Kartli) bölgesi olarak Doğu Roma’ya katılmasına sebep oldu.
Doğu Roma İmparatorluğu böylece 11. Yüzyılda Gürcü ve Ermeni bölgelerini hâkimiyeti altına almayı başardı. Bu gelişmeler ışığında IV. Liparit Magistros unvanını aldı. (Bu unvan Doğu Roma içerisinde kıdemli bir yönetici unvanıdır.)
Gürcü-Bizans müttefikliği böylece vassalığa dönüşmüş oldu. Diğer taraftan 11. Yüzyılda Türklerin, Selçuklular önderliğinde önce Horasan ve İran’a hâkim olması ardından da Kafkaslar ve Anadolu’ya yapmış oldukları akınlar sebebiyle Doğu Roma İmparatorluğu ile anlaşmazlıklara sebep olmuştur.
Çağrı ve Yinal Bey’in Bizans’ın Doğu Vilayetlerine yapmış olduğu yağma ve akın faaliyetleri ilk başta Gürcü Kralları rahatsız etmiştir. Kendi hâkimiyetlerini ve güçlerini sarsan bu durum karşısında Bizans Merkez ordusundan yardım talep etmişlerdir. Tarihte birçok defa Roma ordusu ile beraber hareket eden Gürcüler bu sefer de Türkler’in akınları karşısında birlikte hareket etme kararı aldılar.
Doğu Roma ve Gürcü Kralları
Doğu Roma İmparatorluğu 7. Yüzyılda Helenistik kültür etkisi ile Roma Medeniyetinden ayrılmaya başladı. Özellikle fonetik ve sembolik anlamda Roma dil ve kültüründen ayrıştı. Helen, Grek ve Rum kültürü olarak da anılan bu 3 ortak kelime aslında aynı anlama gelmemektedir.
Helen kültürü Bugün Yunanlıların hâlâ benimsedikleri, İskender ve Antik Yunanı anımsatan bir kültürdür. Grek ise Latinlerin Yunanlıları aşağılamak amacıyla ortaya attıkları Latin kölesi anlamına gelen Etnosentrik bir kelimedir. Rum kelimesi ise bugün Asya ve Türk medeniyetlerinin Roma İmparatorluğu ve ardılı olan Doğu Roma İmparatorluğunu belirtmek bu devletler içinde yaşayan vatandaşları tanımlamak için türetilmiş bir kelimedir. Bu bağlamda değerlendirildiğinde 11. Yüzyıl Anadolu’sunda yaşayan Gürcü, Ermeni ve çeşitli farklı kültürler Roma kültürünü benimsememiştir. Hristiyanlık dışında bu kültürler arasında ortaklaşma söz konusu değildir. Hatta Katolikler Kıpti ve Gürcülere karşı İkonoklazm politikasını uygulatmıştır.
Özetle bakacak olursak Gürcü, Ermeni ve çeşitli diğer kültüre mensup halklar Bizans ve Selçuklu arasında sıkışmış bir vaziyetteydi. Bu bağlamda Türkleri destekleyenler kadar Bizans’ı destekleyenler de vardır. Gürcüler 12. Yüzyıla kadar çoğunlukla Doğu Roma’yı desteklerken Farsi kavimler İran’ın Türkleşmeye başlamasıyla birlikte Selçuklunun tarafına geçmiştir. Anadolu bölgesine yerleşmeye başlayan Türklere karşı birlik fikrinde ortaklaşan Roma-Gürcü ittifakı 1048 yılında Yinal Bey’in Türkmen akıncılarıyla ilk defa karşılaşacaktı.
Ortalama 4 yüzyıl boyunca sürecek Türk-Bizans ilişkilerinin deki ilk büyük çarpışması Pasinler Savaşı olarak tarihe geçecektir.
Selçukluların Bölgeye Gelişi
Büyük Selçuklu Devleti 11. Yüzyılın başında Tuğrul, Çağrı ve Arslan Yabgu önderliğinde sırasıyla, İran, Luristan, İsfahan, Horasan ve Karakum bölgelerinde hâkimiyet sağladı. 1040 yılında yapılan Dandanakan Savaşı ile siyasi ve askeri alanda gücüne güç katan devlet Tuğrul Bey himayesindeki Atabeyleri sayesinde de çeşitli civar ülkelere akınlar gerçekleştirmekteydi. 1044 yılında Çağrı Bey’in Horasan Valisi ve Anadolu Komutanı unvanları ile Kafkasya bölgesine çıktığı akınlar Selçukluların Bizans ile ilk ciddi ilişkilerini geliştirmeye vesile oldu.
Van ve çevresinden Anadolu illerine ilerleyen Selçuklu ordusu gittiği yerlerdeki halk ile uyum anlayışını geliştirdi. Böylece zapt ettiği yerlerde isyan çıkma riskine ve İran’dan sonra Anadolu coğrafyasında da iskân alanları kurmaya başladı. Erzurum çevresine 1046 yılında ilk kez ilerleyişe geçen Türk ordusu 1047 yılında bugün ki Türkiye içinde kalan Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu Bölgelerini kısa süreli de olsa zapt etmeyi başardı.
Lakin seferlerin uzun soluklu olmaması, sefer amacının keşif ve yağma hareketlerinden oluşması nedeniyle Türkler buralarda tutunmayıp geri döndüler.
1048 baharında Türkler tekrardan, Tuğrul Bey’in Leviratus (Ölen kardeşin yerine diğer kardeş ile evlendirilen eş) geleneğince kardeşi olan İbrahim Yinal Bey önderliğinde Anadolu üzerine harekete geçti.
Bu hareket sırasında hazırlıklı bulunan Gürcü Kral IV. Liparit Bizans ordusunun desteğini de alarak Türk ordusunun karşısına çıktı. Malazgirt Savaşı öncesindeki en sert muharebelerin yaşandığı 1040-1050 yılları arasındaki belirgin savaş Pasinler Savaşı oldu. Bu yüzdendir ki Pasinler savaşı önemi..
Savaş Öncesi Ordu Durumları
Tuğrul Bey net bir emir ile İbrahim Yinal Bey komutasındaki akıncılara keşif görevi verdi. Başlarında da kardeşi İbrahim Yinal Bey olacaktı. Hedef açık bir keşif, yağma ve Bizans kuvvetlerinin konumunu öğrenmekti. Casusluk sisteminin Türkler’de o zamanlar henüz gelişmekte olduğu düşünülürse bu aslında bir nevi sahte bir akındı. Büyük bir Anadolu seferi öncesi Doğu Roma’nın gücünü öğrenmek asıl amaçtı. Azerbaycan bölgesi üzerinden Iğdır-Erzincan hattını izleyerek ilerleyen Yinal Bey 1048 Ağustosu’nda nihai keşfi bitirdi.
Karşısında toplu bir ordu bulamayan Yinal Bey 1 Eylül sabahında dönüş güzergâhında Arte şehrine vardı. Bu şehirde büyük çaplı bir yağma faaliyetine başlayan Yinal Bey 3 Eylül günü ele geçirdiği ganimet ve yiyeceklerle yola devam etti. Bu sırada birleşmeye hazır Gürcü-Roma birleşik ordusu ise Yinal Bey’in güzergâhını tespit etmiş ve Kapetron mevkiinde Selçuklu ordusunu karşılamaya hazırlanmıştı.
Bu durumdan haberi olmayan Yinal Bey Eylül ortasında bu mevkiye ulaştı. Diğer tarafta, Yinal Beyin Anadolu içlerine yaptığı akından haberi olan İmparator IX Constantinos Gürcü Kralı IV. Liparit’e ordusunu hazırlayıp Eylül başında Doğu Roma ordusuna katılmasını emretti.
Pasinler Savaşı öncesinde Doğu Roma orduları başkomutanlığına ise General Kekavmenos getirildi. Kekavmenos’a katılması için Aaronios ile birlikte 40.000 asker İberiya-Ani bölgesine gönderildi. Bölgede bulunan 10.000 Bizans askerinin de bu orduya katılması ile Bizans ordusu 50.000 kişiye ulaştı. Gürcü Kral IV. Liparit ise 10.000 kadar askeri ile Bizans ordusuna katıldı ve ordu mevcudunu 60.000’e çıkardı.
Böylece Doğu Roma Birleşik ordusu 60.000 mevcuduyla 30.000 ila 40.000 arası Selçuklu askerini karşıladı. Sayı, strateji ve kendi toprağında savaşma avantajıyla birlikte Doğu Roma ordusu savaşın favorisi konumundaydı.
Savaş Anı
18 Eylül günü başlayan Pasinler Savaşı iki ordunun bu kadar büyük sayılarla ilk defa savaşına tanık oldu. Daha önce Bizans ve Selçuklu böyle bir meydan savaşında rakip olarak savaşmamışlardı. Bu sebeple ana orduların taktik ve disiplinini belirlemek komutanlar adına kolay değildi. Bizans komutanlarından Kekavmenos ve Aaronios kanatları komuta ediyordu.
Bizans ordusunun ortasında ise IV. Liparit konumlanmıştı. Selçuklu ordusu ise nizami atlı dizilimini gerçekleştirdi. Yinal Bey ve Arslan Yabgu oğlu Kutalmış Bey komutasında hareket eden Türk ordusu ilk saldırıyı süvari hücumu ile başlattı. Ana gücü merkezde toplayan Türk ordusu kanatlarda yalnızca sahte bir hücum planı ile hareket ediyordu. İbrahim Yinal Bey gün doğarken Bizans ordusunun ortasını yarmayı başardı ve Gürcü Kralı IV. Liparit’i esir aldı.
Gürcülerin gayretsiz savaşması ve Bizans orta kanadının çeşitli vilayetlerden toplanan toplama ordu olması bu çöküşü hızlandırdı. Kanatlarda ise durum Bizans lehineydi. Gece saatlerinde de ara ara süren çatışmalar eşiğinde General Kekavmenos Selçuklunun geri çekilmesine şahit oldu.
Bu durum karşısında kazandığını düşünerek ordusunu toparladı. Sabah saatlerinde merkezin çöktüğünü savaş ganimetlerinin kaybedildiğini ve Selçuklunun istediğini aldığını fark etti. İbrahim Yinal Bey ise esir olarak aldığı Liparit’i İsfahan’a göndererek kendisi de alanı terk etti.
Savaşın Sonuçları – Pasinler Savaşı Önemi
Pasinler Savaşı önemi ve sonuçları açısından bölgedeki güç dengesini değiştirmiştir. Gürcü liderin esareti bölgedeki diğer kralların ortaya tekrar çıkmasına neden oldu. Ayrıca Doğu Roma’nın kesin bir zafer elde edememesi bölgedeki gücünün zayıflamasına da neden oldu. Diğer tarafta İbrahim Yinal Bey hediyelerle ödüllendirildi.
Asker ve halk arasında saygın bir yer edinmiş oldu. Türkler Anadolu’yu yurt tutma hayaline ilk adımını atmış oldu. Tuğrul Bey Pasinler Savaşı ardından Bizans ile müzakerede bulunmuştur. Bu müzakereler sonucunda Bizans-Türk ilişkileri de resmi kayıtlarla başlamış oldu.
Özetle bakacak olursak Pasinler Savaşı Bizans’ın galibiyeti, Selçuklunun ise istediği şekilde sona ermiştir. İki tarafta önemli ölçüde asker kaybetmemiştir. Lakin savaşın geçtiği Doğu Vilayetleri iç karışıklıklara ve yağma durumuna müsait bir duruma gelmiştir. Bu da Doğu Roma’nın ilerleyen yıllarda burayı kaybetmesine yol açacaktır. Pasinler Savaşı bu açıdan üç boyutlu bir savaş niteliği de taşır.
Değerlendirme
Pasinler Savaşı önemi gerek, sebepleri gerekse sonuçları açısından Türklerin Bizans üzerindeki baskısının bir ürünüdür. Pasinler Savaşı iki ordunun ilk büyük çaplı karşılaşması olsa da Doğu Roma-Selçuklu savaşlarından ziyade, yerel güçlerin ve keşif hareketlerinin unsurudur. Doğu Roma İmparatorluğu savaşın gidişatını ve sonuçlarını kavrayamamıştır. Bu da aslında Kartli, Gürcistan, Batı Ermenistan ve Doğu Anadolu Bölgelerindeki hâkimiyetini ilerleyen zamanlarda kaybetmesine neden olacaktır.
Pasinler Savaşı sonunda Türkler ortalama 3000-5000 asker kaybederken bu sayı Roma’da 10.000 e yakındır. Özellikle Merkez kanadın düşmesi ve Gürcü kralının esareti sonucu dağılan yerel ordular bu sayının artmasına neden olmuştur. Son bir değerlendirme de bulunursak eğer, Pasinler Savaşı Yinal Bey için bir zafer niteliği taşır, çünkü Türkler Anadolu’ya küçük topluluklar halinde hareket etmeye Pasinler Savaşı neticesinde başlamıştır. Burada da Pasinler savaşının önemini görebiliyoruz..
Türk’ün Oğuz Uzantısının 7 boyu 1071 yılına kadar Anadolu’ya yerleşmeye başlamıştır. 1090’lı yıllarda bu boy sayısı 11’e 1500’lü yıllarda ise 18’e kadar çıkmıştır.
Pasinler savaşını ve Pasinler savaşı önemini animasyonlu olarak izlemek isterseniz, aşağıdaki başlat tuşuna basarak videoyu izleyebilirsiniz. İyi seyirler dileriz
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
Pasinler Savaşı Neden Olmuştur?
Pasinler Savaşının oluşumuna bakacak olursak Türkler’in bölgeye sürekli akınları, yağma faaliyetleri, Gürcülerin iç meselelerine bulaşmaları ve Bizans ile yaşanan sınır karmaşalarıdır. Türkler Anadoluyu kendilerine yurt edinmeyi kafalarına koydukları ilk savaştır.
Pasinler Savaşı’nın Özellikleri Nelerdir?
Pasinler Savaşı önemi açısından içeriğine hâkim olmamızı gerektiren bir savaştır. Türklerin Anadoluyu kendilerine yurt edinmek için savaştığı ilk savaştır.
Pasinler Savaşı Sonucunda Ne Olmuştur?
Pasinler Savaşı sonucunda Türkler Bizans’ın Doğu vilayetlerine yerleşmeye başlamıştır. Pasinler Savaşı önemi açısından, Doğu Roma’dan ziyade bölge hâkimiyetinin değişmesini göstermektedir. Pasinler Savaşı önemi açısından Gürcü ve Kartlilerin Selçukluya bakışını da etkilemiştir. Bugün ki Türkiye topraklarında yer alan Doğu Anadolu Bölgesi ve Kafkasya bölgesi bu savaşın durumundan etkilenen bölgeler olmuştur. Kartli, Kıpti, Gürcü ve Ermeni Beylerinden bazıları savaş sonunda Selçuklu Sultanı Tuğrul’ a biat etmiştir. Bu durum karşısında IX. Constantinos ise yönetim biriminde Ermeni ve Gürcülere daha fazla özerklik sağlamak durumunda kalmıştır. Bu sebeplerle basit bir meydan savaşı olarak tarihe geçmeyecek olan Pasinler Savaşı bazen istediğini alarak doğru zamanda çekilmenin de önemini göstermektedir.
İlginizi Çekebilir: Versay Antlaşması’nın Tarihi ve Maddeleri
İçerik hizmetlerimiz için iletişime geç!. Gençliğin gücüyle firmalara değer katma arzusuyla..