Gençlere değer katacak içeriklere Google Haberler'den abone olmak ister misiniz?.Google Haberlere Abone Ol. Gençliğe değer katma arzusuyla..
Sanayi devrimi tarihi süreçler içerisinde insanlığın önemli atılımlar ve ilerlemeler gerçekleştirdiği bir dönem olarak karşımıza çıkmaktadır. Yeni ve yakın çağın en büyük olaylarından olan sanayi devrimi emek, meta, haklar ve ideolojik çatışmaların merkezinde olmuş, insanlığı gerek fizyolojik gerek mental açıdan yeni bir döneme taşımıştır.
Sanayi Devrimi Avrupa’da 18. Yüzyılın sonlarına doğru gelişimini tamamlamıştır. Sanayi Devrimi coğrafi keşiflerle ürün ve mal girişinin arttığı Avrupa’da ham maddeleri makine ve buhar gücüyle işletmek amacıyla geliştirilmiştir. Makineleşen endüstri sermaye ve mal piyasasını arttırmış uzun sürelerde imal edilen mallar çok kısa sürelerde üretilmeye başlanmıştır.
Makineleşme sürecini daha çabuk tamamlayan İngiltere Sanayi Devrimi’nin ortaya çıktığı ilk ülke olmuştur. Ardından bütün Avrupa’ya yayılan bu gelişme 20. Yüzyıla kadar Avrupa devletleri dışında yalnızca Japonya’ya sıçramıştır. Sanayi Devrimi tarihi oluşum açısından kapitalizme ihtiyaç duymaktadır. Ve bütün çağlar gibi Sanayi Devrimi tarihi de bazı etkenlerin bir araya gelmesiyle oluşumunu gerçekleştirebilmektedir. Bu etkenler zamanla ihtiyaçlara dönüşmüş, sanayi devrimi tarihi bu ihtiyaçlar ışığında gelişimini tamamlayabilmiştir.
Sanayi Devriminin İhtiyaçları
Sanayi Devrimi tarihi ve sanayileşme süreci yapısı gereği makinelerini çalıştırabilmek ve işlemek için yoğun bir ham madde ihtiyacı duymaktadır. Sanayi Devrimi genel olarak bakarsak, kömür, demir, ulaşım, emek gücü ve sermayeye ihtiyaç duymuştur. İngiltere’nin sömürgesi olan Kuzey Amerika’dan elde ettiği iplik gibi ham maddeleri işleyip tekstil sektöründe büyümesiyle dünyanın dört bir yanına ihraç edebilmiştir. Sanayi Devrimi gelişimini tamamlayabilmek için demir ve kömür gibi yer altı hammaddelerine ihtiyaç duymuştur. İngiltere gerek sömürgeleştirdiği bölgelerde gerek kendi ana topraklarında yoğun bir yer altı kaynağı arayışına girmiştir. Yer altı kaynaklarına ulaşım ve hızlılık açısından demiryollarını geliştirmiş, buharlı trenler yoluyla bu materyalleri fabrikalara taşıyabilmiştir.
Ulaşımın ve üretimin hızlandığı bu dönemde İngiltere borsa ve banka sektöründe de diğer ülkelere üstünlük sağlayarak büyük şirketler kurmayı başarabilmiştir. Kapitalizm ilkelerini benimseyen ülkeler sanayileşmesini tamamlayarak, diğer ülkelere ekonomik farklar atabilmişlerdir. Sanayi Devriminin tarihi gelişimini kapitalizm de artış ve zorlayıcılık izlemiştir. Kapitalist ekonomiler Sanayi Devrimi ile birlikte dünyanın hemen her tarafını sömürgeleştirip, kölelik yoluyla bedava işçi ihtiyaçlarını da giderebilmişlerdir. İngilizlerin, Afrika gibi bölgelerden topladığı işçileri Amerika’ya göndererek orada iş gücü oluşturması bunun en bariz örneğidir.
Sanayi Devriminden Önce Dünya
Dünya, coğrafi keşiflerden önce Avrupa başta olmak üzere diğer ülkeler ve kıtalarla çok az bir etkileşim içerisindeydi. O dönemlerde devletlerin vergi ve nüfus kayıtlarını incelediğimizde günümüzle ölçülemeyecek seviyede yetersiz olduğu görünmektedir. Büyük kentlerin oluşum süreçlerine baktığımızda 16. Yüzyılın ortalarına doğru elimizde yeterli kanıtlar oluşmaya başlamaktadır. İstanbul, Londra, Bağdat, Kahire, İskenderiye ve Paris gibi şehirler dışında büyük başkent ve çok nüfuslu yerleşim yerlerinin olmadığını görmekteyiz. Bu bilgiler bizleri, insanların kırsal bölgelerde yaşadığı yalnızca tarım ve hayvancılık gibi sektörlerin geliştiği bilgisine götürmektedir. Özellikle Doğu coğrafyası ticaret ve üretimin merkezi konumunda olup, fetih ve yayılım politikasını uygulayabilmekteydi.
Batı ise kabuğuna çekilmiş bir vaziyette içerisinde yavaş yavaş gelişimini tamamlayabilmekteydi. Coğrafi keşiflerin başlangıcına bakacak olursak asıl amaç yeni yerler keşfetmekten ziyade, Hindistan ve Doğu ticaretine kolay bir şekilde ulaşabilmekti. Amerika’nın keşfiyle Avrupalı deniz devletleri buraları kolonileştirip Avrupa’da üretemeyecekleri gerek tarımsal gerek endüstriyel ürünleri, arka bahçeleri olarak gördükleri Amerika kıtasında yetiştirmeye başlamışlardır. Bu üretimsel gelişmelerin ışığında bilim ve ampirik düşünceler yaygınlaşmış, demokrasi, insan hakları ve ulus kavramları ortaya çıkmıştır. Bu ekonomik atlamalar askeri teknolojiyi de etkilemiştir.
Avrupalı devletlerin 18. Yüzyılın sonunda Amerika, Afrika ve Asya’da bulunması ve o bölgeleri sömürgeleştirmesi bu teknolojinin dışa vurumsal halini ortaya koymuştur. Basit ve anlaşılır bir dille ifade edersek, 1642-1651 yılları arasında gerçekleşen İngiliz İç Savaşı 9 yıl sürmüşken, bu savaş 19. Yüzyılda oluşsaydı, çok daha kısa sürede sonuca varılacağı görülmekteydi. Bunun sebebi de askeri ve makine teknolojisinde ki ciddi sıçramanın, isyanları bastırmada, savaşları kazanmada ve ekonomik büyümede ki önemidir. Bu sebeple Rusya ve Osmanlı gibi dönemin güçleri bu makineleşmeye ayak uyduramadığı için sürekli isyan ve savaşlarla boğuşmak durumunda kalmıştır.
Sanayi Devrimi Tarihi Sürecinin Dünyaya Kazançları
Sanayi Devrimiyle birlikte, dünya buharlı makineler, trenler ve araçlarla tanışmıştır. Bu makinelerin mucitleri bilim ve teknoloji dünyasında yeni bir çağ açmayı başarabilmişlerdir. 16. Yüzyılda üretilen bir mal güçlü bir meta oluşturmayı başaramıyordu, bunun sebebi ise gerek etkileşimin düşüklüğü gerek cüzi miktarda üretiminden kaynaklanmaktaydı. Makineler ise 18. Ve 19. Yüzyılda bu üretilen mallardan yüzlercesini saatler içerisinde üretebiliyor ve çok ciddi bir pazar ekonomisi oluşturabiliyordu. Sanayi Devrimi insanlığa, teknoloji, doğayı kontrol etme, zaman, işçi hakları, yeni ideolojiler ve iş bölümü gibi yeni terimler kazandırmıştır. Borsa ve banka değerleri bu üretilen ürünleri işletecek işletmeler ve şirketler açtırıyor böylece ekonomi enflasyon fazlası yaşamıyordu.
Sanayi devrimi tarihi oluşumun ve kapitalizmin en büyük açığı olarak görülen krizler 17. Yüzyıl itibarı ile Dünyada her yüz yılda bir görünmekteydi. 20. Yüzyıla kadar bu krizler hep arz fazlasından kaynaklı oluşmuştur. Bunun sebebi ise üretilen fazla malın alıcı bulamamasıydı. İşte bu krizlerin son bulması adına işveren burjuvalar işçileri tam zamanlı köle olarak kullanma anlayışından vazgeçerek onları da aynı zamanda müşteri konumuna getirtmiştir.
Cüzi bir miktar maaş vererek ürettikleri ürünleri onlara satma ihtiyacını hisseden kapitalist işverenler böylece aslında istemeyerek de olsa proletarya sınıfının güçlenmesi ve örgütlenmesine neden olmuştur. 18 ve 19. Yüzyıllar üretimin arttığı yıllar olmuştur. Sanayi Devrimi tarihi, kendinden önceki dönemlerde üretilen ürünlerden çok daha fazla üretim yapmıştır. O döneme kadar üretilen toplam malların Sanayi Devrimi tarihi kapsamında yalnızca 70-90 yıl çerçevesinde üretebildiğini görebilmekteyiz
Sanayi Devrimi ve İşçiler
İşçi Sanayi Devrimi sürecinde çok önemli bir yer tutmaktadır. Makinelere gücü veren onlarla eş zamanlı çalışan ve üretimin ana maddesi olan bu sınıf, kapitalizmin vazgeçilmez bir unsurudur. Başlarda kölelik ve zulüm altında çalıştırılan işçiler Karl Marx ve Fredrich Engels gibi isimlerin de çabalarıyla belli başlı haklar kazanmıştır. İngiltere ve Fransa da dönem dönem ayaklanan bu işçiler işverenleri zor duruma düşürüp geri adım attırmayı başarmışlardır. İşçi sınıfı denilince cahil ve köylü gibi sıfatlar akıllara gelirken, aslında o dönemin işçileri okuyan ve arayışta olan insanlar olarak gözümüze çarpmaktadır.
Modern dünyada gördüğümüz, askeri ücret, işçi hakları, sendikalar, haftalık çalışma saatleri gibi terimler uzun süreli işçi mücadelelerinin sonucunda ortaya çıkmıştır. Sovyetler Birliği ve Enternasyonal gibi kurum ve devletler kurmayı başaran bu sınıf 17. Yüzyıldan beri burjuvayla bir savaş içerisindedir.
Sanayi Devrimi Tarihi Savaşları
Sanayi Devrimi tarihi içerisinde birçok savaş yaşamıştır. İç isyanlar, adalet arayışları işçi-burjuva savaşları dışında bizzat sanayileşmiş devletlerin birbiriyle olan savaşları da ön plana çıkmıştır. Sömürge arayışı Sanayi Devriminin etkinliğini hissettiren en önemli etken olmuştur. Fransa, İngiltere, İspanya ve Portekiz sömürge savaşları için birbirleriyle deniz ve karada uzun soluklu savaşlara girişmiştir. Tüfeğin kullanımı bu dönemde kolaylaşmış isabet oranları artmıştır. Top ve Buharlı gemilerinde savaş makineleri olarak savaşlarda yeri çok önemli olmuştur.
Bu dönemin savaşlarının hemen hepsi, sömürge bölgelerinde ortaya çıkmıştır. Bu da devletlerin kendi ana topraklarında karışıklık ve yağmaya olanak vermemiştir. Ana topraklarını böylece korumaya almış devletler kendi askerlerini değil sömürü askerlerini kullanmışlardır. İnsan ve nüfus gücünün çok önemli olduğu kapitalizmde insan statüsünü vermedikleri köleler savaştırılmıştır. Bu sömürge savaşlarına İtalya ve Almanya’nında girmesiyle 20. Yüzyılda 1. Dünya Savaşı Başlamıştır. Savaşlar bu dönemlerde daha fazla yıkıma sebep olmuştur. Uçak, Gemi ve Top teknolojileri çok daha ölümcül silahlar olarak kullanılmış, endüstri ve teknolojinin yıkımsal gücü fark edilmiştir.
Sanayi Devriminde Osmanlı
Sanayi Devrimi tarihi bir sürecin unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır. Osmanlı Devleti burjuva ve işçi sınıfı gibi sanayileşmeyi oluşturacak bir sınıfa cüzi bir miktarda sahip olmuştur. Osmanlı da yerleşmiş bir aristokrasi sınıfının varlığından söz edemiyoruz. Bu sebepten ötürü Osmanlı ayanlık sınıfının ortaya çıktığı 19. Yüzyıldan önce büyük işletme ve mal sahiplerine ev sahipliği yapmamaktadır. Küçük çaplı imalathanelerde el gücüyle çalışan araçlar neticesinde üretim yapan devlet tarımsal üretim dışında bir faaliyette bulunamamıştır. Askeri teknolojisini endüstriyel anlamda yenileyememesi de devletin savaş ve ganimet kazanmasını engellemiştir.
19. Yüzyılda Sanayileşmesini tamamlayan devletlerin ucuz ticaret merkezi olarak kalan devlet, Sultan Abdülmecid, Sultan Mahmud ve Sultan Abdülhamid dönemlerinde burjuva ve yenileşme ekolünü benimsemeye çalışsa da devlet içerisinde ağırlığını kaybedecek gerek askerler gerek beyler tarafından bu atlayışı gerçekleştirememiştir. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuna bakacak olursak da devrim ve inkılapları yapan sınıf yine bir burjuva ve yenilikçi sınıf değil askeri sınıf olmuştur. Osmanlı Devleti çağının ve endüstrisinin yetmediği noktalarda yabancı devletler tarafından özelleştirmelere gitmiş, demiryolları ve yer altı kaynaklarını kendisi kullanamaz hale dönüştürülmüştür. Ve bu durum da devletin sonunu getirmiştir.
Değerlendirme
Sanayi Devrimi tarihi bizlere şu sloganı bırakmıştır, “az enerjiyle çok ürün üretmek.” Bu sebeple devletlerin ve şirketlerin ekonomik ve üretimsel çıkarlar doğrultusunda diğer devletleri, insanları ve malları sömürme sürecini ifade etmektedir. Sanayi Devrimi kuşku götürmez bir gerçekle bizlere tüketme sınıfını bırakmıştır.
İnsanlar Sanayi Devriminden önce tek tip bir hayat yaşarken, malların artması ve ulaşımın kolaylaşmasıyla birlikte farklı şirketler, moda sektörleri, çeşit çeşit yiyecekler imkânlarından yararlanmışlardır. Borsa ve kredi gibi unsurların Sanayi Devrimi tarihi çerçevesinde paralel bir gelişim göstermesi, insanların para ve nakit anlayışını değiştirmiştir. Özetle bakacak olursak Sanayi Devrimi tarihi ve gelişimi günümüz toplumunun oluşumunda en önemli yerlerden birisini tutmuştur. Bu devrimi tamamlayan ülkeler gelişmiş ülke statüsüne erişebilmiştir. Bu devrimle birlikte 2 cihan harbi yaşayan dünya teknoloji ve bilimin etkisini çok net görmüştür.
İlginizi Çekebilir: Osmanlı – Rus Savaşı: Paris Antlaşması
İçerik hizmetlerimiz için iletişime geç!. Gençliğin gücüyle firmalara değer katma arzusuyla..