Gençlere değer katacak içeriklere Google Haberler'den abone olmak ister misiniz?.Google Haberlere Abone Ol. Gençliğe değer katma arzusuyla..
Bu yazımda sizlere stoacılık nedir anlatacağım. İyi okumalar.
Stoik felsefe tarihi Helenistik çağa dayanıyor benim Stoik Felsefeyle tanışmam ise düşüncelerine çok değer verdiğim bir arkadaşımla yaptığım güzel bir sohbete. Stoik felsefenin öncüleri Gladiator‘den bilecegimiz Marcus Aurelius , Seneca ve eski bir köle olup da sonradan felsefe eğitimi gören Epictetus. Kurucusu Zenon ( Kıbrıslı Zenon ) Stoa Okulunun kurucusu, Yunan filozof. Akademi’de Krates’in nezaretinde felsefeyle meşgul olan Zenon, Stoacı Felsefeyi benimsenen temel ilkeleri belirlemiştir. Ancak isminin Stoik felsefe olmasının farklı bir çok hikayesi var…
Stoacılık kelime anlamına bakıldığında acı ve zevk karşısında duygusuz ve kayıtsız kalmak olarak gözükse de bu felsefe buna indirgenecek bir felsefe değil. Bazı şeylerin elimizde olduğunu söylüyor Epictetus “Elimizde olanlar, görüşler, dürtüler, arzulardır… Elimizde olmayanlar beden, varlık, ün, makam; başka bir deyişle, kendi eylemimiz olmayan her şeydir.’’Gündelik avunmalara karşı ilgisiz tutumu, Stoacılığın kayıtsızlıkla eş değer tutulmasına neden olmuştur. Aslında Stoacı Felsefe hayatta olan güçlüklere zorluklara karşı hazırlıklı olmaktır. Hayatta alacağımız kararları duygusallıktan arındırıp akılcı düşünmek, kontrol edebildiklerimiz üzerinde daha çok çabalayıp kontrol edemediklerimiz için üzülmemek demek aslında kısaca.
Benim sevdiğim kısmı insanları olduğu gibi kabul etmeleri ve bundan mutluluk duymaları… İnsanları olduğu gibi kabul edebiliyor olmak psikolojik anlamda insanı fazlaca rahatlatıyor. Çünkü karşı tarafı kontrol edebilmek elimizde olan bir şey değil ancak bizim ona karşı olan düşüncelerimizi kontrol edebilmek bizim elimizde.
Akıntıya karşı kürek çekmek acıya neden olur ama aklımızı kullanıp, nehir yatağını keşfedersek ( evreni anlarsak), akıntıyla beraber rahat rahat yüzebiliriz.
İnsan hayatı kısa değil, insanın yaşama şeklidir onu kısa yapan diye düşünüyor Seneca . “Hayatın gerçekten yaşadığımız kısmı az, geri kalan kısmı ise zamandan ibarettir.” Ona göre insanlar çoğunlukla sadece zaman geçiriyor, hayatı yaşamak denilen şeyden uzakta savruluyorlar diyor.
Stoik felsefe ekonomist Adam Smith’ten John Stuart Mill’e deneme yazarı Montaigne’den Büyük Frederick’e kadar birçok kişiye yol gösteren felsefe olmuştur.
Amorfati: olan her şeyi sevin. Gerçekleşen her şeyden en iyi şekilde yararlanmak için üstlendiğiniz Stoacı egzersiz ve zihniyettir: Her anı – ne kadar zorlayıcı olursa olsun – kucaklanacak bir şey olarak kabullenmek ve tedavi etmek, kaçınılmaz. Böylece yangına giden oksijen gibi, engeller ve sıkıntı potansiyeliniz için yakıt haline gelir.
Stoacılığın 3 dönemi
Erken stoa (MÖ 300 – 100): Zeno, Cleanthes ve Chrysippus
Zeno, stoacılık okulunu (diğerlerinin yanı sıra) erdeme ve sadeliğe öncelik veren Kinizm fikirlerinden geliştirdi. Öğretmenliğine Atina’nın merkezindeki Stoa Poikile’de başladı.
Üç alanda stoacı felsefe ayrımını sürdürdü: mantık, fizik ve etik. Zeno, etiğin her zaman fizik ve mantık tarafından desteklenmesi gerektiğini iddia etse de, bugün en çok vurgu etik üzerinedir
Orta stoa (MÖ 100 – 0): Panaetius, Posidonius, Cicero ve Cato
Yaklaşık MÖ 100’den başlayarak, stoacılığın merkezi Atina’dan Rodos ve Roma’ya kaymaya başladı. Yedinci bilim adamı Panaetius, inançlarında katı Zeno’dan daha esnekti. Fizik hakkındaki stoacı fikirleri basitleştirdi ve mantıkla daha az ilgilendi. Bu, stoacı felsefeyi neoplatonizme yaklaştırdı ve onu daha erişilebilir hale getirdi.
Geç stoa (0 – 200 AD): Seneca, Epictetus ve Aurelius
Tüm orijinal yazıların günümüze ulaştığı tek dönem olduğu için, geç stoa en iyi bilinen stoacılık dönemidir.
Stoacılığın 3 büyük öncüsü
- Epictetus (Söylemler ve Enchiridion) el kitabı
- Seneca (Lucilius’a ahlaki mektuplar) gündelik yazılar
- Aurelius (Meditasyonlar) en çok tartışılan stoacı çalışmadır dünyanın çoğu yerinde bir çok kişiye ilham olmaktadır.
Stoacılık ve Epikürcük
Stoacılık geliştikçe, Epiktetos gibi figürler bu felsefenin inceliklerini ilerletmeye ve rafine etmeye (sadeleştirmeye) devam etti. Zeno’nun oluşturduğu stoacı Felsefe Yaklaşımı ve Epiktos’un Stoacılığa yaklaşımı farklıdır. Fakat aynı noktalarda da buluşabilirler. Epiktetos’un Enchiridion’unda , sıradanlık, hoşgörü ve kontrol edemediğimiz şeyleri kabul etme istekliliği tartışmalarıyla temel stoacılığı uyguladığını gözlemliyoruz.
Epiktetos ayrıca bir köle olduğu düşünüldüğünde, bu düşünce ekolüne özellikle ilgi çekici ve benzersiz bir bakış açısı sağlar. Epiktetos “Bir insan, mutluluğunun olabildiğince az dışsal şeylere bağlı olması için yaşa malıdır” diyor. Bu bize, kendimiz için ne kadar az arzu edersek, bu nedenlerin nihayetinde bizi kontrol etmek için o kadar az güce sahip olması gerektiği ideolojisi hakkında bilgi veriyor.
Daha az acı çekmek istiyorsak, acımızı kucaklamayı ve onunla aynı derecede mücadele etmeden yaşamayı öğrenmeliyiz.
Epikürcülük, bizim sandığımız gibi, aşırı öz-hoşgörüyü savunmadı. (Tıpkı Stoacıların duygusuz olmadıkları ve duyguları reddetmedikleri gibi.)
Stoacılık, adil ve erdemli yaşamanın kişinin yaşayabileceği en yüksek iyilik olduğunu zevk ve acının kayıtsızca tedavi edilmesi gerektiğini iddia eder, Epikürcülük kendi zevkimizi hayatımızdan acıyı kaldırarak maksimize edebileceğimizi savunuyor.
Epikürcüler ve Stoacılar da acıdan nasıl kaçınılacağı konusunda farklıdırlar. Stoacılar, tüm acının algılarımızdan kaynaklandığına ve tipik olarak kötü olduğu düşünülen şeyler başımıza geldiğinde acı çekmeme yeteneğine sahip olduğumuza inanırlar. Algılarımızı değiştirirsek acı çekmeyebiliriz diye düşünürler. “İnsan, nesnelerden değil, onun hakkındaki görüşlerinden rahatsız olur.”
Stoacılar, karşılaştıkları engeller veya trajediler ne olursa olsun kişinin mutlu olabileceğini öğretirler. Hayatta başımıza gelen her şeyi kabul ederek ve ne olduğumuza inanmadığımız (kendimizi belirli kalıplara sokmadığımız) sürece asla zarar görmeyeceğimizi anlayarak, acı çekmekten kaçınabilir ve neşeli bir hayat yaşayabiliriz diye düşünürler.
Epikürcüler ise, acıdan kaçınmanın tanrılardan veya ölümden korkmamak ve hem doğal hem de gerekli olmayan şeyleri arzulamamak anlamına geldiğine inanırlar. Sade yaşayarak ve güvenebileceğiniz insanlarla güçlü arkadaşlıklar kurarak gönül rahatlığı sağlanacağına inanırlar. İkisi de yaşamlarımızda ki acıdan kaçınmanın yollarını sunarlar.
Stoacılık ve Seneca
Seneca da Epikürcülerin ölüm korkusu üzerine olan yaklaşımlarını benimseyerek şöyle söyler:
“Yaşamak istiyorsun – ama nasıl yaşayacağını biliyor musun? Ölmekten korkuyorsun ve söyle bana, yaşadığın hayatın gerçekten ölü olmaktan farklı mı? ” erdemli bir yaşam sürmek için kişinin ölümü kabul etmek gerektiği anlayışı, Stoacılıkta var olan ortak bir kavramdır. “Eğer hangi limana doğru seyir ettiğimizi bilmiyorsak hiçbir rüzgar bizim için uygun değildir” diyen Seneca insanın ilahi yasalara tamamen boyun eğmemesi gerektiğini savunur.
Stoacılık Aurelius “Bir şeyler başımıza gelir, ancak gerçekten kontrol edebildiğimiz şey, bu şeylere yanıt verme şeklimizdir.” Diyen Aurelius Roma imparatorluğunun kontrolünü üstlenen Avrupa tarihinin en güçlü liderlerinden biriydi . çoğu kişi tarafından tanınan Aurelius meditasyonlar isimli kitabı ile hala bir çok kişiye öncülük etmektedir. Aurelius insanın önce kendi içine döndüğünde, kendi içini, kendi düşüncelerini değiştirdiğinde bir şeylerin değişebileceğine inanmıştır.
Kölelere ve imparatorlara, işadamlarına ve sporculara ilham verdi. Zeno’nun eski stoasının temel ilkeleri aynı kalırken, orta stoa filozofları onu eksantrikten eklektik olana taşıdı. Nihayetinde, Epiktetos ve Marcus Aurelius gibi merhum stoa yazarları, bizim Stoacılık üzerine düşünmemizi sağladı. Hepimiz aynı kozmosun parçası olsak da, her insan farklıdır ve her seferinde kendi aksanları ve öncelikleri vardır…
Eğer bir şeyleri düzeltmeyi hedefliyorsak ilk olarak kendi iç dünyamızı düzeltmeliyiz, kendi korkularımızı, kendi yaşam tarzımızı, kendi bakış açımızı. Stoacı Felsefeyi benimseyenlerin asıl amacı iç huzura kavuşmaktır. İç huzurumuza kavuşmak, kendimizi daha iyi tanımak dileğiyle bu yazıyı sonlandırıyorum.
Mutluluğa giden tek bir yol vardır. Bu da irademiz dışındaki şeyler yüzünden kaygılanmayı bırakmaktır
Bana instagram adresim ve kişisel blog hesabımdan hızlıca ulaşabilirsiniz.
İlginizi Çekebilir: Tayvan Buda Müzesi
İçerik hizmetlerimiz için iletişime geç!. Gençliğin gücüyle firmalara değer katma arzusuyla..