Gençlere değer katacak içeriklere Google Haberler'den abone olmak ister misiniz?.Google Haberlere Abone Ol. Gençliğe değer katma arzusuyla..
Tayvan’da bulunan Tayvan Buda müzesini gezdim ve o kadar çok anlatacak şey var ki …. Nasıl anlatsam nereden başlasam bilmiyorum… Son günlerde instagram adresimde de çokca paylaşımda bulunduğum kocaman buda heykellerinin olduğu tayvan buda müzesi sadece bir müze değil aynı zamanda budizm eğitimi verilen bir eğitimhane. Buda Müzesi; ”Müze herkese aittir ve herkes Müzeye gelebilir. Aynı zamanda bir kültür ve eğitim yeridir. Herkes burada toplanıp öğrenmekte özgürdür.” Felsefesini barındırıyor. Aynı zaman da buda müzesi ; Zaman ve Uzayda Dharma Bulma – Budist El Yazmaları Sergisi” düzenliyor.
Buda müzesi ilk başta budanın kalıntılarını saklamak için inşaa edilmiş, inşaa süreci 10 yıl kadar sürmüş. Sonrasında budanın diş kalıntıları Tayland’dan Çine getirilip, sonrasında da Tayvan Fo Guang Shan Buda Müzesine getirilmiş. Müze bir çok ödül almış, ödüller almasına şaşırmamalı çünkü her biri el işçiliği olan bir çok heykel var ve çok güzel bir mimariye sahip. Ayrıca müze düzenli olarak uluslararası seminerlere ev sahipliği yapıyormuş. Sanki sadece bir müze değil de küçük bir budist köyü inşa etmişler.
Buda Müzesinin İçerisinde;
Ön salon , Bodhi bilgelik kursu, ön salon, ana salon, altın buda tapınağı, yeşim buda tapınağı, yer altı sarayları müzesi, budist festivalleri müzesi, budanın yaşam müzesi, büyük aydınlanma konferansı, büyük buda ( yapımı bir yıldan uzun sürmüş, toplam yüksekliği 108 metre olan büyük buda heykeli), Büyük buda heykeline giderken Yaklaşık 1 km lik yolun her iki yanında 8 pagoda var. Pagoda diğer deyimle dini yapılar ya da gözlem kuleleriymiş Buradaki 8 pagodanın isimleri. Bir Öğretim Pagodası, İki Meclis Pagodası, Üç İyilik Pagodası, Dört Hediye Pagodası, Beş Uyum Pagodası, Altı Mükemmeliyet Pagodası, Yedi Eşleştirme Pagodası ve Sekiz Katlı Yol Pagodası. 48 tane yer altı sarayı (halka açık değil fakat dünyanın 4 bir yanından eserler toplanıp zaman kapsülü oluşturuluyormuş)
Buda Müzesi‘nin Amaçları şunlar;
Budizm‘i sanat ve kültür yoluyla tanıtmak
Budizm‘i sinema filmleri ve filmler aracılığıyla tanıtmak
Budizm‘i hümanist boyutlarla sunmak
Budizm‘i uluslararası dinamiklerle sunmak
Çok büyük salonlarda budist ustalar tarafından kısa seminerler veriliyor buda hikayeleri anlatılıyor. İçeride çoğu salonda çekim yapmak yasak ben bir kaç tane çok da belli etmeden kısa kısa videolar çektim ama bu konuda oldukça hassaslar.
Buda müzesinin bir kısmında ücretsiz çay servisi yapılar bir yer var. Hatta musluklarından çay akan bir çay salonu demek daha doğru olur, yorgunluğumuzu dindirebilecek bir yer çünkü gerçekten Buda müzesini gezerken çok yoruldum. Bir çok merdiven çıktım çok fazla yol yürüdüm müze o kadar büyük ki…
bu arada buda müze içinde çok güler yüzlü personeller çalışıyorlar, büyük buda heykeline gitmeden önce ilk girişte hediyelik eşyalar ve çay alabileceğiniz bir avm var orada çalışan personeller de fazlasıyla güler yüzlüler. Size her konuda yardım etmeye çalışıyorlar.
Budanın aydınlanmasıyla alakalı kabul edilen hikayeyi beni çok etkilediği için paylaşmak istiyorum;
Siddhartha Gautama klanı ve Sakya Kabilesi’nden bir prens olarak dünyaya gelmiş. Doğumundan kısa bir süre sonra babasını bilge olduğu varsayılan bir kişi ziyaret etmiş. Siddhartha hakkında “Bu çocuk ya muhteşem bir kral veya muhteşem bir kutsal adam olacak” demiş. Siddhartha’nın ileride kral olarak yerine geçmesini arzulayan babası ise onun yaşamı boyunca acı ve ölüm gibi hayatın gerçeklerinden habersiz sarayda yaşamasına çaba göstermiş. Bundan dolayı Siddhartha, hayatının ilk 29 yılını insan nefsinin arzu edebileceği her tür zenginliğin içinde yaşamış. Babasının çabalarına rağmen Prens Siddharta, 29 yaşındayken ilk kez bir yaşlı insanın acı çektiğini görmüş. Bu olaydan sonra sarayın dışında yaptığı gezintilerde hasta bir adam, çürümüş bir ceset ve çileci bir derviş görünce hayatın ızdırap içerdiğini fark eder ve acıyı alt etmek için çileci bir derviş olarak yaşamaya karar verir.
Derviş olmak için görkemli hayatı arkasında bırakarak sarayından ayrılan Siddhartha, başlangıçta çeşitli dervişlere katılarak onların çileci öğretilerini izlmiş. Bu dervişler toplumdan ayrı, yoksun bir hayat sürerek açlık, kendine eziyet gibi çeşitli yöntemlerle nefislerini engellemeye çalışıyorlarmış. Uzun süre bu yoksun hayatı izleyen Siddhartha, bu yöntemlerin insana açlığa dayanma, hassas fısıltılar duyma, vücutta ağrı hissetmeme gibi olağanüstü rûhânî güçler kazandırdığını fark etmiş, ancak aynı zamanda vücuduna zarar verdiğini de görmüş.
Siddhartha, bu yöntemlerin aradığı cevaba ulaşmasına katkıda bulunmadığını, tatminsizlik ve huzursuzluk yarattığına karar vermiş. Böylelikle çileci yaşamına son vererek anapanasati denilen “nefesi dikkatle takip etme” meditasyonunu geliştirir. Çileci yaşam yerine, ne nefsin her isteğine boyun eğen, ne de vücudu yıpratacak kadar mahrum bırakan ve orta yol olarak tanınan bir yaşam şekli geliştirmiş. Ve bir incir ağacının altında nefes meditasyonuna oturur. 49 günlük meditasyondan sonra 35 yaşındayken ilmini tamamlar ve günümüz Bodh Gaya’sında bulunan bu ağacın altında aydınlanmaya ulaşmış.
Aydınlanmasından sonra Buda veya Gautama Buddha adını alarak öğretilerini yaymaya başlamış.
Budizmle alakalı çok hoşuma giden bir kaç görüşü paylaşmadan da geçemeyeceğim. Budizm uzun zamandır ilgi duyduğum araştırdığım bir din. Budist tapınaklarına mimarisine hayranlık duyuyorum. Düşünce yapısı inanış tarzı beni çok fazla etkileyen bir din Budizm. Meditasyonlarla kendi iç dünyamızla bütünleştiğimiz, duygularımızın ve vücudumuzun bir bütün olduğunu kabul etme dini. İnsan kendine ne kadar çok yakınlaşırsa kendini ne kadar çok kabul ederse o kadar çok gerçekliğe ulaşmış oluyor. Kendinin ve tüm olguların gerçek doğasının farkına varan kişi, ızdıraplardan ve sonsuz döngüden kurtulmuş oluyor. Acıların sona erdirilmesinin yolu Sekiz Aşamalı Asil Yol’dan geçer demiş budistler . Doğru kavrama, doğru düşünce, doğru söz, doğru eylem, namuslu kazanç, doğru çaba, uyanıklık, ve doğru konsantrasyon. Budizm aslında hayatı minimalistleştirme dini bana göre. gösterişten kaçınan fazlalıktan uzak duran bir din. Dış dünya değil de önemli olan içimiz beniliğimiz bizim bedenimiz.
Bu kadar ilgi duyup merak ettiğim bir dinle alakalı önemli bir yerde bulunmak bana içsel olarak çok iyi hissettirdi. Hepimizin içsel olarak çok daha iyi hissedeceğimiz olaylarla karşılaşması dileğiyle başka bir yazı da görüşmek üzere…
İlginizi Çekebilir : Fillerle Buluşmak
İçerik hizmetlerimiz için iletişime geç!. Gençliğin gücüyle firmalara değer katma arzusuyla..